Filiz Acar'ın yaptığı röportajda Kar, Rize üzerine yaptığı çalışmaları anlatıyor.

Sararmış bir fotoğraf çok şey anlatır
Gündoğdu Ketenli Köyü'nden Fatih Sultan Kar, Rize tarihine olan ilgisinin bir tutku ile başlayıp, daha sonra göreve dönüştüğünü söylüyor. Kar, 'Bazen sararmış bir fotoğrafta, yırtılmış bir belgede yakalarsınız tarihin izini. İşte bir koleksiyonerin önce tutkusu, sonra görevi olur bu güzelliği yarınlara taşıyarak insanların bakışına sunmak' diyor.

Eyvah gitti arşivim
Fatih Sultan Kar kendisini modern çağın eskicisi olarak tanımlıyor. Yaklaşık on beş yıldır biriktirdiği

Rize tarihi fotoğrafları, Rize konulu kitaplar, Karadeniz plakları onun hazinesi. Geçenlerde ütüyü prizde unutup evden çıkan ve bu durumu kendisine anlatan eşine ilk sözü 'Eyvah gitti arşivim' olur. Kar, biriktirdiği birçok obje ile iş yerini ve evini süslemiş, işyerini bir müze görünümüne dönüştürmüş. Kar'ın arşivi yaşanmışlığın yoğunluğu ve yorgunluğunu bırakıyor üzerinizde.

Görünmemiş bir belgeye veya fotoğrafa ulaşmanın mutluluğu tarif edilemez
Bu heves sizde nasıl başladı?

Benim tarih merakım başlangıçta küçük kıpırtılar şeklindeydi, ilgim ve hevesim zamanla arttı. Bunu da elime geçen yeni belgelerle fotoğraflar sağladı. Ana eksenini 'Rize' üzerine oturttuğum arşiv çalışmamı günbegün besledim. Rize'de basında görev yaptığım dönemde elime geçen birkaç sararmış fotoğraf heyecanlandırdı beni, ardından da büyük bir hevesle iz sürmeye başladım. Bir kentin üstüne
sinen izleri ve tarihe dair ipuçlarını yakalamak çabası içerisindeyken birçok Rize fotoğrafına ulaşmakla birlikte Osmanlı'nın son dönemleriyle Cumhuriyet'in ilk yıllarına tanıklık eden belgelere ulaşmak sanıldığı kadar kolay olmadı. İstanbul'da bütün sahafları, müzayedecileri takip ediyor, ilimizin geçmişine dair izler bulmak için efor sarf ediyorum. Çünkü fotoğraf Rize'de nem oranın yüksek olması ve hava şartlarından dolayı elli yıldan daha uzun süre yaşamıyor. Rize'nin rutubetli iklimi yazık ki fotoğrafın ömrünü büyük oranda azaltıyor. Bu nedenle elimdeki arşivin ancak yüzde beşini Rize'den temin ettim diyebilirim. Geriye kalan kısım içinse sahaflar ve küçük çaplı müzayedecilerin peşinde uzun soluklu bir koşturmaca gerekti. Bu çabayı gün güne büyüterek sabırla, dikkatle ve
özenle sürdürmeye çalıştım. Bazen bir fotoğrafa ulaşmak için aylar geçmesi gerekti, istanbul'daki iz sürmelerim sonucu şehrin hiç bilmediğim bölgelerine kadar uzandım. Daha önce görünmemiş bir belgeye fotoğrafa ulaşmanın mutluluğu hiçbir şeyle ölçülemez.

Bilgi paylaştıkça değerlidir
Çalışmalarında kimlerden destek alıyorsunuz ?

Bu çalışmaları yaparken ailemi ihmal ettiğim oluyor. Bu bağlamda sabırla anlayışla yardımcı olan eşim ve kızım var. Mustafa Karali kardeşimin her zaman bana katkısı olmuştur. Bu işler gönül işi. Benim gibi gönlünü, yüreğini memleketine adamış olan mesai arkadaşım Filiz Acar en büyük destekçim. Yakın bir tarihte ebediyete intikal eden Üstadım Hocam Araştırmacı Yazar Süleyman Kazmaz, Orhan Bayramoğlu, Gündağ Kayaoğlu, Vural Kazmaz, Yılmaz Kartal ve İsmail Dervişoğlu arşivlerini ve yüreklerini açmıştı, çalışmalarıma ışık olmuştu. Hasan Tuncer Türüt, Sadık Saruhan, Ali Fuat Albayrak hep destek oldular. Araştırmacı Recep Koyuncu, Yazar Araştırmacı- Yazar Süleyman Kazmaz, Prof. Dr. Haşim Karpuz, Mehmet Bilgin, Dr. Mustafa Duman arşivimin ve bilgi dağarcığımın gelişmesine katkı sağladılar.

Amaç geçmişi hatırlatmak
Zaman zaman fotoğraflarınızı Rizelilerin ziyaretine sundunuz...

Gün ışığına çıkması gerektiğine inandıklarımı sergiler yoluyla Rizelilerle paylaştım. Evvel Zaman İçinde Rize, Yeşil Çayın Siyah Beyaz Serüveni, Bir Futbol Efsanesi Şenol Birol Gol, Kurtuluştan Cumhuriyete Rize, Bütün Yönleriyle Rize Spor Tarihi, Rize Siyaset Tarihi, Yeşil Rize'nin Çayı ve Uzun İnce Bir yol - Bir Uzun Adam isimlerini taşıyan sekiz tane tarihi fotoğraf sergisi açtım. Bir de şu an aramızda olmayan güzel insanların ardından yazılar yazıp güzelliklerini hatırlatma uğraşı veriyorum. Burada da bütünü göremeyen bazı insanların eleştirileri beni yıldırmıyor.

On dört kitabım yayınlandı
Rize tarihi ve kültürü ile ilgili kitaplarınız yayınlandı. Onlardan söz eder misiniz?
Küçük bir hevesle başlayan giderek hızlanan çalışmalar sonucu Rize'de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar, Likapanın Moruna Rize'nin Yeşiline, Yeşile Adanmış Dizeler (Rize Şiirleri), Bir Limon Fidanının Hikayesi (Çaykur Rizespor Tarihi), Bir Futbol Efsanesi (Şenol Birol Gol), Bütün yönleriyle Rize Spor Tarihi, Evvel Zaman İçinde Rize, Yeşil Çayın Siyah Beyaz Serüveni, Bir Zamanlar İstanbul ( Filiz Acar ile), Onların da Yolu İETT'den Geçti ( Filiz Acar ile), Rize'nin Yüzü, Rizeliyim Rizeli ve Hatıralarla İETT (Filiz Acar ile) isimli kitaplarım yayınlandı. Biriktirdiğim materyaller olgunlaşınca tamamlanınca konulara ayırıp kitap haline getiriyorum. Amaç Rize ilinin gözünü tarihe çevirmek geçmişi hatırlatmak ve vefa olgununu unutturmamaktır.

Hamsi İhracatında Sona Doğru Hamsi İhracatında Sona Doğru

Rize kültürüne destek
Kendi çalışmalarınız dışında katkı sağladığınız çalışmalar var mı?
Başta Mehmet Bilgin, Mustafa Duman, Muhammed Safı, Haşim Albayrak, Özhan Oztürk olmak üzere çok sayı da Karadeniz konulu kitaplara, Kazım Koyuncu ve Rizespor Belgesellerine materyal desteği verdim. İzzet Gündağ Kayaoğlu Hatıra Kitabı'nda yazım yayımlandı. National Geographıc ve ÇAYKUR'un çayla ilgili kitap ve dergi çalışmalarına yardımcı oldum. Karadeniz albümlerinde iki yüzün üstüne şarkım yayımlandı. Son olarak Bayar Şahin, Fatih Reyhan ve Resul Dindar yazdığım şarkıları seslendirdiler. Üniversite öğrencilerinin tez ve yüksek lisan çalışmalarına destek oldum.



Hatıralar hatıralar
Veliköy ve Kopuzlar sizin için ne ifade ediyor?
Vela benim için özeldir. Babamın Dayısı Pınarbaşı'nda Selim'in Şevki, onun kızı Nazmiye yengem oralıdır. Babam yıllarca Veliköy Çay Fabrikası'nda bekçilik etti. Mustafa Kar ve Seyfı Kar ile birlikte çalıştılar. Vela'dan Ketenli'ye yaya gidip gelirlerdi. Sonra ben ilk paramı Tadım Çay'da kazandım. Yıllarca bana bakan babama aileme ilk getirimi oradan aldığım gelirle sağladım. Soğanpazarı çok özeldir benim için. Bakkal Rıfat Kopuz korurdu bizi. Rahmetle anıyorum onu. Rufet'in Şakir amcanın esprileri hep aklımda. Anavatan Partisi hayranı olan ağabeyim Enver Kar'ı kastederek bana takılır 'Arı olsam ilk onu ısırdım' derdi. Vahit Amca Tadım Çay'da çalıştığım sürede fabrikaya gelirdi. Hep bir buluş, arayış içindeydi. Fabrikanın giriş katında bulunan tasnifte kurduğu bir sistemle motor ve borular kanalıyla hiç taşımaya gerek kalmadan en üst katta depoya kuru çayların aktarılmasını sağlıyordu. Hiç unutmam bir gün bir arkadaşımız yasak ve yanlış olmasına karşın tasnifte sigara içmiş ve sigarasını Vahit amcanın kurduğu sisteme düşürünce depoda kuru çaylar tutuşmaya başlamıştı, ilk müdahaleyi Vahit Amca ile birlikte yapmıştık. Mekanı cennet olsun.

Editör: Haber Merkezi