Bir gün İngiltere başbakanını ziyarete giden bir bakan, başbakanı beklerken kapıcısına biraz da alaycı bir tavırla sorar: 'Ne olacak bu memleketin hali?' Kapıcı da: 'Efendim, onu sayın başbakan bilir.' Benim görevim ise onun rahat bir ortamda çalışmasını sağlamaktır.' diye cevap verir.

Düşünün aynı soruyu ülkemizde sokaktaki bir simitçiye bile sorsalar ne inciler döktürürdü. Evet toplum olarak böyle bir huyumuz var. Özellikle de herkes futbol, siyaset, din ve eğitim konusunda uzman. Haydı futbolu, siyaseti anladık da…Top çizgiyi geçti, geçmedi. Şunu dedi, bunu demedi… Ama toplumu temelden ilgilendiren, geleceği şekillendiren eğitim konusu ise çok daha ciddi bir şekilde uzmanların konuşup yorum yapabileceği bir alan olması gerekir.
Bu durum, konuşması gerekenlerin konuşmamasından mı yoksa toplumum çok konuşmayı sevmesinden mi kaynaklanıyor bilemeyiz. Herkesin rahatlıkla konuşabildiği ancak söylenenlerin de pek dikkate alınmadığı bu konuda, ben de acizane bir iki söz söylersem göze batmaz herhalde.
Her çağın kendine has özellikleri vardır. Yaşadığımız çağı da teknoloji şekillendirmektedir. Özellikle teknolojinin eğitim üzerindeki etkisini inkar edemeyiz. Çünkü teknoloji, eğitimle birlikte düşünce ve kültür hayatımızı da etkilemektedir.
Bu etkileşim, eğitimde zaman zaman olumsuz bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Taklit düşünceyi ve bağımlılığı getirerek öğrencinin kişiliğini öldürmekte ve onu kolaycılığa itmektedir. Ayrıca öğrencinin bilime ve okumaya ayırması gereken zamanını, internet başında oyunlarla heba etmesine sebep olmaktadır. Elbette ki eğitimde de çağın gerektirdiği bütün yeniliklerden ve teknolojik imkanlardan faydalanmalıyız. Ancak bu gidişle okullarımızın ve evlerimizin ileride batının teknoloji çöplüğüne dönüşeceği kaçınılmazdır.
Hiçbir kitap karıştırmadan, hiçbir ansiklopediye bakmadan internet üzerinden hazırlanan araştırma ödevleri, öğrencilerin geleceğine ne kadar katkı sağlayacağı sorgulanmalıdır.
Toplumumuz, gelenekçilikle yenilikçilik arasında sürekli bir ikilem yaşamıştır. Ya tamamen reddetmişiz ya da hiç sorgulamadan almışız. Geçmişte kabuğumuzu kıramamamız ve dünyadan soyutlanmamız, bugün ise batıya ait her şeyi büyük bir marifetmiş gibi sorgulamadan alıp günlerce reklamını yapmamız, bu toptancı anlayışımızdan kaynaklanmaktadır. İnternet , İngilizce ve dershane kıskacındaki eğitimimiz, ülkemizin geleceğine ne kadar hizmet edeceği üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Artık konuştuğumuz her veli bize şunu soruyor:'Çocuğuma bilgisayar alayım mı? Çocuğumu İngilizce kursuna göndereyim mi? Çocuğumu hangi dershaneye göndereyim?'
Bir de şu yabancı dil olayına değinmek gerekirse, günümüzde herkes bir değil imkanları ölçüsünde beş dil öğrenmelidir. Öğrensin ama doğru dürüst öğrensin. Liseyi bitirene kadar yaklaşık dokuz yıl İngilizce eğitimi gören kaç öğrencimiz kendini doğru dürüst ifade edebilir? Bizdeki dil öğrenme değil, sanki İngilizcenin reklamından ibarettir.
Bütün bu karmaşa içerisinde öğretmenlerin de hakkını teslim etmek gerektiğine inanıyorum. Her şeye rağmen Milli Eğitimimizi öğretmenlerimizin ayakta tuttuğunu düşünüyorum. Çünkü öğrenciyle birebir muhatap olan onlardır. Sınıfta öğrenciyle ilişkisini belirleyen sistem değil sevgidir, gönüldür. Çocuk bilgiyi, benimseyeceği ahlakı, bürüneceği tavır ve davranışları öğretmeninin elinden alır. Atasını, kültürünü, töresini, ülküsünü ondan öğrenir.
Bu süreçte öğretmeninin şefkatli dünyasında yerini alan çocuk, öğretmeninin sevgisiyle yazın çölde susuzluktan kavrulmuş cılız, zavallı bir çiçeğin yağmur damlasıyla dirildiği gibi ayağa kalkar ve ben de varım der. Öğretmeni en mutlu eden şey de öğrencisinin gözündeki bu parıltıyı görmek ve onun yeni bir dünyaya doğru yürüdüğünü izlemektir.
Bu durumu göz önünde bulundurduğumuzda öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal, ancak bir o kadar da zor olduğunu anlarız. Asla bugünkü sistem karmaşasına kapılıp da 'Zaten bizden istenen budur, yapacak fazla da bir şeyimiz yoktur.'deme yanlışına düşmemeliyiz. Çünkü büyük önderimiz M. Kemal ATATÜRK' ün de bize söylediği gibi, yeni nesli biz yetiştireceğiz ve o nesil ülkemizin geleceğini tayin edecektir. Saygılarımla…