Evlat, ana baba elinde bir emanettir. Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir cevher gibidir. Mum gibi, her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle girmemiştir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun meyvesi hasıl olur. Çocuklara iman, Kur'an ve Allahü telanın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Bu saadette anaları, babaları ve hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar. Yapacakları her fenalığın günahı, ana, baba ve hocalarına da verilir. Tahrîm süresinde şöyle buyuruluyor: (Kendinizi ve evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!)
Bir babanın, evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, imanı ve farzları ve haramları öğretmekle ve ibadete alıştırmakla ve dinsiz, ahlaksız arkadaşlardan korumakla olur. Bütün fenalıkların başı, fena arkadaştır.

Peygamberimiz, (s.a.s) (Bütün çocuklar Müslümanlığa uygun ve elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hıristiyan, Yahudi ve dinsiz yapar.) sözü ile Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim işin, gençlikte olduğunu bildiriyor. O halde, her Müslümanın birinci vazifesi; evladına İslamiyet'i ve Kur'an-ı kerimi öğretmektir. Evlat, büyük nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için çocuk terbiyesi, İslam dininde çok kıymetli bir ilimdir.

İslam dinine karşı olanlar; (Gençliğin ele alınması birinci hedefimizdir. Çocukları dinsiz olarak yetiştirmeliyiz.) diyorlar. Bunlar, İslamiyet'i yok etmek ve Allahü telanın emirlerinin öğretilmesini ve yaptırılmasını engellemek için; (Gençlerin kafalarını yormamalıdır. Din bilgilerini büyüyünce kendileri öğrenirler.) diyorlar. O halde, Müslümanlar din cahillerinin hilelerine, yalanlarına aldanmamalı, onların okşayıcı, aldatıcı, yardımsever sözlerine inanmamalıdır. Müslümanlar, birbirlerine; (Emri maruf) eder ve (Nehy-i münker) eder. Yani, Müslümanlar birbirlerine, Müslümanlığın emir ve yasaklarını bildirirler. (Tam İlmihal - Saadet-i Ebedîye)