Son beş maçtır içerde dışarıda son iki maçtır da evinde kaybetmeyen Çaykur Rizespor'dan Fenerbahçe maçında beklentim; iyi futbol ve en az beraberlikti.

Fenerbahçe'nin gücü ortada. Eksikleri olması ve son haftalarda içinde yaşadığı sıkıntılar bu düşüncemi sağlamlaştırıyordu. Keza Çaykur Rizespor'un son beş haftada ki performansı ortada. Bu müsabaka başlamadan önceki tablo. Maç öncesi Çaykur Rizespor'a çok emekleri bulunan Cesarettin Alptekin'in unutulmaması olumlu bir hareketti.

Maç acemice yenilen iki golle başladı. Sahada akıllı oynayan bir Fenerbahçe, beklentilerden çok uzak kalan Rizespor vardı. Bu takım oyuncuları zaman zaman bunu yapıyor. Aşırı motive yüklemesiyle heyecan mı oluyor anlamak mümkün değil. Keza Hikmet hoca maç sonrası bunu ima eti. Adeta rakip yarı sahamıza girdiğinde ayaklarımız birbirimize dolandı. İlk yarıda 3-0 geride soyunma odasına giren futbolcularına Hikmet Karaman ne demiştir bilinmez ama Obraniak'ın da sakatlanıp oyun dışında kalması da oyunda ki gücümüzü düşürdü. İkinci yarıda sahada morali motivesi ve gardını düşen bir takım vardı. Yine goller arka arkaya geldi ve skor tabelasında hiçte beklenmeyen bir sonuç vardı. Aslında maçın skoru buda değildi. Rakip aman aman üstün bir oyun ortaya koyamadı. Adeta elimizle maçı rakibe servis ettik. 5-0 ardından Fenerbahçe oyunu bize teslim etti. Gol arayışlarımız sonuç verse de çabamız ve inancımız ikinci, üçüncüyü bulmaya yetmedi.

Tecrübesizliğimize yenildik. Rizespor normalde bu değil. Gol yedikten sonra kafayı toparlayamayan bir oyuncu gurubuna sahibiz. Bu maçı geride bırakıp İstanbul Başakşehir, ardından Kasımpaşa maçlarını düşünmemiz gerekiyor. Üst sıraları hedeflerken yine kabus dolu günler yaşamak istemiyoruz.

Maç sonrası uçağa gidiş yolunda yaşananlara da kısa değinmem gerekiyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Olumsuz düşünürsen olumsuzluklarla yaşarsın. Bir an Türk futbolu bu girdabın içinden çıkmalı. Yoksa her geçen gün daha kötüye giden futbolumuz daha da merak edilmeyen seyredilmeyen bir hal alacak. Yetkililere duyurulur…