Ha¬cı Bilal efendi, Erzurum'da yılların ma¬ni¬fa¬tu¬ra¬cı¬sı¬dır. Bir gün 3 adam ge¬lir ma¬ğa¬za¬sı-na. Bi¬ri eği¬lip ku¬la¬ğı¬na der ki:
'Ha¬cım, ma¬hal¬le¬miz¬de 2 ye¬ti¬mi ev¬len¬di¬ri¬yo¬ruz. Dü¬ğün mas¬ra¬fı¬nı, ma¬hal¬le¬li ya-pa¬cak, kumaşları da, siz¬den alsak.'
Manifaturacı Hacı Bilal, 'Haftaya evlenecek kızla birlikte gelin'! der.
On¬lar çı¬kın¬ca oğ¬lu so¬rar:
'Ba¬ba, haf¬ta¬ya ge¬le¬cek mal¬lar hep ipek¬li. Ke¬nar¬da köşede kal¬mış ve modası geçmiş olanlardan ver¬sey¬dik ya.'
Ah oğ¬lum! Şu an¬da tüc¬car olan ba¬ban da ye¬tim bü¬yü¬dü. An¬nen ha¬la o za¬ma¬nı ha¬tır¬lar ve der ki: 'A efen¬di! Ge¬lin olur¬ken ala¬ma¬dı¬ğım o al bas¬ma¬lar¬dan şim¬di yok mu hiç? Ha¬len gö¬züm¬de tü¬tü¬yor!'
O ara bir telefon ge¬lir, konuşan oğ¬lu¬nun ren¬gi so¬lar.
Ha¬yır¬dır, bir ak¬si¬lik mi var?
Ba¬ba! Ge¬mi fır¬tı¬na¬ya ya¬ka¬lan¬mış. Mal¬lar¬ın bazılarını de¬ni¬ze bı¬rak¬mış¬lar. Yandık!
Ba¬ba¬sı¬ da şöyle der:
Böy¬le ol¬ma¬ma¬sı la¬zım¬dı!
Oğ¬lu o malları Trab¬zon'dan almaya gittiğinde: 'Biz bir teh¬li¬ke at¬lat¬ma¬dık.' derler. Oğ-lu Trabzon'dan telefonla, ba¬ba¬sı¬na müj¬de ve¬rir.
Ama ba¬ba¬nın ver¬di¬ği ce¬vap yi¬ne şa¬şır¬tı¬cı¬dır:
Bi¬li¬yor¬dum. Bi¬li¬yor¬dum.
İyi ama ba¬ba, ner¬den bi¬li¬yordun?
Oğ¬lum, ben şim¬di¬ye ka¬dar her sene ze¬ka¬tı¬mı ver¬dim. Yü¬ce Al¬lah; 'Ze¬ka¬tı ve¬ri¬len ma¬lı, ben mu¬ha¬fa¬za ede¬rim!' bu¬yur¬mu¬yor mu?
İki gün son¬ra ev¬le¬ne¬cek ye¬tim kız ge¬lin¬ce; 'Kı¬zım han¬gi¬ kumaşları be¬ğe¬nir¬sen or-adan al!' di¬yen Ha¬cı Bilal, pa¬ra¬sı¬nı al¬ma¬ya¬rak, ye¬ti¬mi ve yakınlarını sevindirir. Kaynak: Bizim sayfa.