Günlerce güneş yüzü görmeden
Yağmur çamur demeden
Çoluk çocuk çay yaprakları toplamak
Ne demektir hemşehrilerim bilirim
Bir de çay dolu ağır sepetleri
İki büklüm ve su gibi ter içinde
Alım yerlerine nasıl taşırsınız görürüm

Karamişun Dibine Karamişun Dibine

Akşam eve döndüğünüzde sızlar her yanınız
İliklerinize kadar ıslamışsınızdır, çaresiz
Isınamazsınız, bir türlü yataklarda
Yorgunluktan ağrılar giren vücudunuza
Uçuşur yeşil yeşil çay yaprakları
Yarı uykulu, yarı uyanık rüyalarınızda

Ertesi sabah gün ağarırken dağlarda
Girersiniz gene ıslak çay bahçelerine
Yorgunmuşsunuz, hastaymışsınız, kime ne
Ayağınızda kara lastikler, vıcık vıcık
Başınızda naylondan, işte öyle bir örtü
Çay toplarsınız gene hava kararıncaya kadar
Karnımız doysun, muhtaç olmayalım kimseye diye
Çalışır durursunuz, çoluk çocuk telaş içinde

İlaç parası olur, kazandığınızın bir kısmı
Romatizma, siyatik ve diğer hastalıklar
Kemirir durur yiğit vücudunuzu
Memnun görünürsünüz gene de yaşantınızdan
Hiçbir şikayet dökülmez dudaklarınızdan
Yeter ki kurtulasınız el kapılarından

Bardakta ne güzel görünür değil mi dostum?
Pembe gül renkli güzelim çay
Hele buruk ağızdan akıp giderken
Bir dostla, tatlı tatlı sohbet ederken
Evet kardeş bu hikaye böyledir işte
Rahat koltuğunuzda sabahları keyifli
Yudum yudum hazzına vararak içtiğiniz çay
Islak vücutlardan, nasırlı ellerden
Alın teriyle yaratılan buruk bir destan

Şükrü Başar

Editör: Haber Merkezi