Sandıkçı Şükrü'nün destanı,

Yıl bin üç yüz yirmi tarihi idi
Şükrü'nün hakkında, okundu ferman
Bu dünya kimseye kalamaz inan
Bu fani dünyaya itibar olmaz

Üç yüz iki tarih, nefsime uyduk
Sebep oldu şeytan, bir cana kıydık
Defterime katil ismini koyduk
Dünya devri daim, hiç karar olmaz

Birkaç sene çektim kahr-i zindanı
Nasip oldu bize Sinop'un hanı
Kaçmakla kurtuldum, buldum amanı
Şakiye, devletin ihsanı olmaz

Bir müddet içinde sürdüm devranı
Derler idi Şükrü oldu divanı
Böyle yazmış bize, hükmü yazanı
Gayba karışanın imanı olmaz

Memlekete Özlem Memlekete Özlem

Gözüme gelmezdi dünyanın varı
Kardeşim Aslan'dı, gönlümün varı
Kalmadı içimin kışı, baharı
Zulümsüz eşkıya perişan olmaz

Ayrıldım Aslan'dan, yıktım dünyayı
Kardeşim gidince, oldum fedai
Karahasanoğlu, yıktı binayı
Ciğerden yananın dermanı olmaz

Yazıklar ben gibi divane başa
Yar oldum Bayram'la Mehmet kardeşe
Bu kavga çıkar mı milletlan başa?
Devlet nüfusunun amanı olmaz

Cami önlerini edindim mesken
Halime acırdım, durup gezerken
Moliva dağına kurdum bir vatan
Eşkıya olanın mekanı olmaz

Sayemde ahali zengin oldular
Mal mülk edinip, şeref buldular
Fermanım gelince, memnun oldular
Cihanda kim var ki, düşmanı olmaz

Konağı yaptırdım yüksek bir yere
Yarım saat çeker ordan Fener'e
Yanında kuyusu, benzer kevsere
Suyunun, cihanda akranı olmaz

Zengin, fukaraya verirdim aşı
Hükmümle getirttim tuğlayı, taşı
Seyrime geldiler zabit, binbaşı
Toplama tanenin harmanı olmaz

Tüccardan her saat gelir hediye
Nüfusum işledi dağa, dereye
Bu kadar yetmez mi Şükrü deliye?
Yardan ayrılanın yaranı olmaz

Ramazan yirmide geldi emirler
Asker zabitanla doldu gemiler
Trabzon valisi, kellemi diler
Artık bu derdimin dermanı olmaz

Ali ağa peşimde, kollar zamanı
Çavuş ve zabitler sardı dört yanı
Koca Reşit ağa, aldı nişanı
Şükrü'yü vuranlar hiç cani olmaz


Kahrıma sebeptir Perilizade
Yapmadı tapuyu, geldi inada
Şükrü'yü görünce, başlar feryada
Düşen bir adamın insanı olmaz

Rize ahalisi, çok çekti zahmet
Çerkes Reşit ağa, etmez merhamet
Dört yanı bağladı, nüfuzu devlet
Şifasız bir derdin, dermanı olmaz

On beş gün olmadan sorguya kaldım
Kılavuz gelince, martine daldım
Mevlam fırsat verdi, meydanı aldım
Azrail emirsiz, bir canı almaz

Mutasarrif paşa, gadaba geldi
Yaktı kayığımı, ciğerim deldi
Yalandan, dediler Sandıkçı eldi
Ateşe yananın külhanı olmaz

Görünce ateşi, aklım oynadı
Çiğerim tutuştu, içim kaynadı
Devletin emridir, etmem inadı
Mertliğin şanıdır, ağlamak olmaz

Kale mahallesinden, gördüm dumanı
Yükselen alevler, sarmış her yanı
Bu tatlı canımdan, kestim gümanı
Eşkıya, dünyaya hükümdar olmaz

Kale kapısından seyrine baktım
Hükümete, şehre çok kurşun attım
Tatlı yemeğine zehirler kattım
Bu derde düşenin lokmanı olmaz


Yurdumdan ayrıldım, kara kış ayı
Hava eser yağar, döker borayı
Kılavuzum peşimde, izim arayi
Bir saat bir yerde, kararım almaz

Gece yarısında düştüm yoluna
Karakol yapılmış sağım soluma
Hamail martini aldım koluma
Halimdem, hiç kimse haberdar olmaz

Urupsa'ya vardım, sabah üzeri
Dumandır gözlerim, görmez bir yeri
Koca Sandıkçı'nın soldu gözleri
Gönlümde her saat bir karar olmaz

Etrafı sardılar, Çerkesler kulu
Kimi emir bekler, kimi yolumu
Kapıyı bekliyor, Varircioğlu
Karaya gidenin limanı olmaz

Tevekkül eyledim, çıktım meydana
Gördüm Varilci'yi, durdum bir yana
Ne bilirdim puşttur, değil merdane
Cihanda puşt olan, namdar olmaz

Hiç tüfek atmadan, yürüdüm erken
Hasmımın fırsatı elinde iken
Ne yapsın yiğitlik, puştluk var iken?
Bundan bir dosta itibar olmaz

On adım atmadan düştüm yolumdan
Attığı kurşunlar, vurdu solumdan
Dönünce martinim düştü kolumdan
Vuruldum ahbaplar, bunda ar olmaz


Arımdan ne oldu, bilmedi halim
Yağmaya geldiler silahım, malım
Zalim Reşit üğa, bağladı salım
Leşimi bir zaman kaldıran olmaz

Ahali cem oldu, salımı bekler
Beşaret dediler, yandı tüfekler
Çok yerlerde pişti, tatlı yemekler
Cümlesi gülüyor, ağlayan olmaz

Bir alayla geldik, girdik şehire
Hükümetin altı, döndü mahşere
İğneyi bıraksan düşmezdi yere
Bundan fazla, Nuh'un tufanı olmaz

Kimi eyvah eder, kimi dururdu
Uzaktan, yakından şehre yürüdü
Üç gece saklandım, tenim çürüdü
Bu kadar hakaret, bir cana olmaz

Bir hoca yok mudur tenim yıkasa?
Kanlı elbisemi üstümden alsa
Ehl-i iman gibi kabire koysa
Nizamsız gidenin imanı olmaz

Ağla validem, ettiğim çoktur
Yiğitlik yanında eksiğim yoktur
Senden gayrı bana ağlayan yoktur
Bundan sonra benden bir nişan olmaz

Destanı burada tamam eyledim
Haddim olmayarak kelam eyledim
Suyabatmaz deyu tahrir eyledim
Sözlerimin asla yalanı olmaz

Osman Suyabatmaz

Editör: Haber Merkezi