Felaketler Çabuk Unutuluyor

Abone Ol

BİR GÜN YAĞAR, BİR GÜN SUSAR AMA HAFIZA HEP KISA

Daha dün yaşandı sel, bugün yine “çay kaç kilo oldu” sohbetindeyiz.

Bir Gündoğdu selini, bir Kahramanmaraş depremleriNİ, bir Soma madenini…

Unutur muyuz? Unutuyoruz işte.

O gün televizyon başında gözyaşı, ertesi gün gündelik telaş.

Böyledir bu memleket: Felaketi yaşar, yasını tutar, ertesi gün tatile gider.

Acının ömrü, hafızanın sabrına bağlıdır.

RİZE’DE DERE HEP DERE DEĞİL

Rize’de derenin şakası olmaz.

Bugün suyu az, yarın taşar, önüne ne bulursa alır götürür.

“Dere yatağına ev yapılmaz” diyenleri dinleseydik…

Önlem alsak, tedbirli olsak, kurallara uysak bugüne kadar sel ve heyelanlara 200 can gitmiş olur muydu? Olmazdı.

Ama biz akıllanmayız. “Bize bi’ şey olmaz” mantığıyla beton üstüne beton dikeriz.

“Dereyle inat eden, selin yol arkadaşı olur.”

BÜYÜK TÜRKİYE FELAKETLER LİSTESİ

Davutpaşa patlaması, Ayamama seli, Soma, Van depremi, Çorlu treni, İzmir depremi, Batı Karadeniz selleri, Kahramanmaraş felaketi…

Liste uzun, kayıp büyük, ders yok.

Her defasında aynı klişe: “Bir daha olmasın.”

Ama oluyor. Çünkü hafızamız çabuk siliniyor. Çünkü önlem dediğimiz şey, ancak musibet kapıya dayanınca aklımıza geliyor. Ve sonra unutuluyor…

“Tedbir, felaketten sonra değil, önce işe yarar.”

GELECEĞE DAİR KISA HESAP

Çağ değişti, teknoloji ilerledi, uydu görüntüleri elimizde.

Ama akıl değişmedi.

Biz hâlâ “komşunun evine gelen sel bize uğramaz” kafasındayız.

Oysa gerçek şudur: Bu coğrafyada her yağmur, bir ihtimal felakettir.

Ve biz hâlâ aynı soruyu soruyoruz: “Nerde bu devlet?”

Devlet orada, ama biz de önce aklımızı devreye sokmalıyız.

“Doğa ihmal edeni değil, tedbir alanı yaşatır.”

SON SÖZ

Felaketlerin unutturulmadığı bir ülke hayal edin.

Her yağmur sonrası taşan dereyi, her yıkılan binayı, her çöken yolu hatırlayan bir toplum…

İşte o zaman kayıplarımız gerçek anlamda “boşa gitmemiş” olur.

Unutmak kolay, hatırlamak zor; ama yaşamak için hatırlamaya mecburuz.