Ülkemizde magazin ağırlıklı yayın yapan bir kısım gazetelerin yıllardır batıl inancalarla ilgili yayınları bu gazetelerin okuyucularını batıl inançlara karşı bağımlı ve inanılır konuma getirmiştir. Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığımızın çok daha etkili ve detaylı bilgilendirme ve çalışma yapması gerektiğine vurgu yapmak istiyorum.
Müslüman, batıl inançlara yani, sihir, uğursuzluk, fal, efsûn gibi şeylere inanmaz. Batıl, bozuk şeylerin çoğu, başka dinlerden İslamiyet`e sokulmuştur. Bazı din adamlarından 'keramet' bekleyenlere büyük alim İmam-ı Rabbanî hazretleri şöyle buyurmaktadır:
'İnsanlar, din adamlarından, keramet beklerler. Bunların bazılarının kerameti yoktur, ama diğerlerinden daha ziyade Allahü tealaya yakındır. En büyük keramet, İslamiyet`i iyi öğrenmek ve ona uygun yaşayabilmektir.'
Amerika`da yapılan son incelemeler, ba`zı insanların bir (altıncı hisse) sahib olduğunu, mesela kapalı bir kutu içinde bulunan eşyayı sayabildiklerini, kapalı zarftaki yazıyı okuyabildiklerini, uzakta bulunan bir kimse ile irtibat kurabildiklerini, bir insanın aklından geçeni anlayabildiklerini göstermiştir. Tecrübeye her ırk ve dinden insanlar katılmış, hepsi fark göstermeden aynı başarıya ulaşmıştır. Uzak Doğuda, Çin`de ve Hindistan`da rastlanan bazı kahinler ve Hind fakirleri, insanları hayrete düşüren, türlü marifetler göstermektedir.
Bunların içinde, havada uçar gibi görünen veya bir halatı havaya atarak onun üzerinde göğe doğru tırmanan kimseler vardır. Bunlar, birer istidraç, sihirdir. Hakîkî Müslüman böyle şeylere kıymet vermez, inanmaz, imanını bozmaz. Bu konuyu daha sonraki yazılarımda daha detaylı işleyeceğim.