Rize

Rizeli Eğitimci Halil Pehlivan'dan Çarpıcı Uyarı: "Demografik Kriz Kapıda!"

Rizeli eğitimci Halil Pehlivan, kaleme aldığı "KRİZ KAPIDA" başlıklı yazısıyla Türkiye'nin karşı karşıya olduğu demografik sorunlara ve bunun yol açabileceği potansiyel tehlikelere dikkat çekti.

Abone Ol

Pehlivan, ülkenin "genç ve dinamik nüfus" anlatısının güncel istatistiklerle örtüşmediğini belirterek, toplumsal bir çöküşün eşiğinde olunduğu uyarısında bulundu.

Doğurganlık Oranı Tarihi Dipte, Nüfus Yaşlanıyor

Halil Pehlivan'ın yazısına göre, Türkiye'nin doğurganlık oranı tarihinin en düşük düzeyi olan 1,51 seviyesine inmiş durumda. 2000'li yılların başındaki 2,38'lik oranın 2025'te bu seviyeye düşmesi, ülkenin nüfus yapısında ciddi bir değişime işaret ediyor. TÜİK verilerini referans gösteren Pehlivan, 2025'ten 2040'a gelindiğinde 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfusun %20'sine ulaşacağını öngörüyor. Genç nüfus ortalamasının %15,1 ile dünya ortalamasının altında olması ve 2050'de %10'a düşeceği tahmini, tablonun ciddiyetini artırıyor.

Pehlivan, doğum oranı düştükçe düşük IQ'lu doğumların arttığına ve evlilik yaşının kızlarda 28, erkeklerde 30'lu yaşlara yükseldiğine dikkat çekiyor. Doğurganlığın kaybolduğu 36 yaş göz önüne alındığında, bu evliliklerdeki çocuk sayısının sınırlı kalacağı aşikar. Ayrıca, günümüzde evlenen çiftlerin %40'ının kısırlık problemi yaşadığı ve ABD istihbarat örgütü CIA'in 2050 yılına kadar Türkiye'de her 100 evli çiftten sadece 5'inin çocuk sahibi olacağını öngördüğü belirtiliyor.

Bekâ Sorunu ve Toplumsal Çöküş Uyarısı

Bir nüfusun kendini yenileme oranının 2,1 olduğu gerçeğini hatırlatan Pehlivan, eğer bu oranın altına düşüş devam ederse nüfusun artık kendini yenileyemez duruma geleceğini ve bunun toplumsal bir çöküşün eşiğinde olunduğunun göstergesi olduğunu vurguluyor. Pehlivan, "Türkiye bir kâbusa doğru hızla gitmektedir. Nüfusun azalması yaşlı bir nüfusun olması demektir. Yaşlı bir nüfusa sahip olmak ise bu topraklarda yaşama kabiliyetini kaybetmemiz anlamına gelmektedir" ifadelerini kullanıyor.

Ekonomik Destek Yeterli mi?

Pehlivan, "Gençler niçin evlenmiyor, evlenen çiftler ise neden çocuk sahibi olmak istemiyor?" sorusuna yanıt ararken, sorunun sadece ekonomik sebeplere dayanmadığını belirtiyor. Tayland, Kore, Norveç, Finlandiya ve ABD gibi ülkelerden verdiği örneklerle, milyarlarca dolarlık teşviklere rağmen doğurganlık oranlarının düşük seyretmesinin, meselenin çok boyutlu olduğunu gösterdiğini aktarıyor.

Çözüm İçin Kapsamlı Yaklaşım Çağrısı

Eğitimci Halil Pehlivan, doğurganlık oranının düşmesinin bir "istikbal meselesi" haline geldiğini dile getirerek, sorunun nedenlerinin soğukkanlı bir şekilde ve tüm tarafların ortak çabasıyla irdelenmesi gerektiğini ifade ediyor. Evlilik müessesesinin zayıflaması ve çocuk sahibi olmama nedenleri arasında konfor ve bireysellik anlayışı, ekonomik gerekçeler, riskler, tehditler, küresel ısınma, savaşlar ve göçlerin doğurduğu sonuçların araştırılması gerektiğini belirtiyor.

Pehlivan, çözüm önerileri kapsamında gıdaların üreme sağlığı üzerindeki etkileri, teknolojik ürünlerin insan metabolizmasına zararları ve görsel/işitsel cihazlarla yapılan bilinçaltı manipülasyonlara karşı bilinçlendirme ve önleyici tedbirler alınması gerektiğini vurguluyor. Sonuç olarak, iktisadi, sağlık, teknolojik, eğitim ve sosyal politikalar ana başlıklarında sorunların tespit edilip, çözüm önerileri ortaya konulması ve kestirme yollardan kaçınılması çağrısında bulunuyor. Pehlivan, "Bu toprakların hamuruyla yoğrulmuş, mayasıyla şekil almış çözümlerle bu krizin önüne geçilmesi için çalışılmalıdır. Medeniyet/kültürel kodlarımız temel alarak ve yeniden yapılanarak yola koyulup samimiyetle meselemizi kuşandığımızda bu krizin üstesinden gelmemiz çok zor olmayacaktır" diyerek sözlerini tamamlıyor.