'Organik Çay' konusunun çok önemli ve hassas bir konu olduğunu söyleyen Karaca, 'Eğer organiğe geçişte verim çok düşerse, dışarıdan çay ithalatında artış görülebilir. Bugün ürettiğimiz 260 bin ton çayın hepsini tüketiyoruz, üstüne 20 bin ton civarında çay ithalatı yapıyoruz. Az da olsa 15 ila 20 bin ton arası kaçak çay mevcut durumda oluyor. Bu da yaklaşık olarak 300 bin tona tekabül ediyor. Bu durumda Türkiye'de yıl içinde 300 bin ton çay tüketiliyor. Organiğe geçişle ile birlikte üretilen 260 bin ton çayın örneğin 60 bin tonunda verim düşüşü olursa, geriye 200 bin ton çay kalacak. Türkiye'deki çay tüketiminin de 300 bin ton civarında olduğunu bildiğimiz için üretim ve tüketim konusunda arada oluşacak olan açık dışarıdan ithal edilerek kapatılmaya çalışınılacaktır. Bu şekilde ithalata bağımlı hale gelirsek, hem damak tadımız kaybolacaktı hem de döviz kaybı yaşayacaktık. Bu nedenli akıllı hareket etmek lazım. Organiğe geçişin ne zaman yapılacağını iyi bilmek lazım.' ifadelerini kullandı.

'DÜNYADAKİ ÇAYLAR ARASINDA EN ORGANİĞİ BİZİM ÇAYIMIZ'
Karaca, organiğe geçiş yapmayan ve normal üretimini sürdüren dünyadaki diğer ülkelere bakıldığı zaman Türk çayının aralarındaki en organik çay olduğunu söyledi. Türk çayının kendine has bir çok özelliği olduğunu vurgulayan Karaca şu ifadeleri kullandı: 'Üzerine kar yağması, böcek ilacı kullanılmaması gibi özellikler bizim çayımızı dünyadaki normal üretilen çaylar arasında en organik çay olmasını sağlıyor. Biz bir nevi organiğin organiğini arıyoruz. Bence buna gerek yoktu ve ertelenmesinin iyi olduğunu düşünüyorum. Japonlar ile çalışma yapma fırsatı bulduğumda onlar 'Dünyadaki en organik çaya siz sahipsiniz' demişlerdi.'

'ELİMİZDEKİ DEĞERİ İYİ KULLANMALIYIZ'
Karaca, Çaykur, Rize Ticaret Borsası, Rize Ziraat Odası ve diğer STK'ların çay konusunda daha verimli çalışmalar yapmaları gerektiğini belirterek, 'Çay konusunda elimizdeki değeri iyi kullanamadığımızı düşünüyorum. Çay ve fındık bölge için en önemli kaynaklardan. Elimizdeki bu kaynağı daha iyi kullanmalıyız. Bu iki üründe Türkiye'ye hiç döviz kaybı yaptırmayan ve olmadığı zamanda cari açığı çok fazla açabilecek ürünlerdir. Bölge için bu kadar değerli olan bu ürünler için daha fazlasını yapmalıyız.' dedi.

Karaca, çay yaprağının değerlenmesinin kaçak çay oranının düşmesine bağlı olduğunu, bu nedenle üretim-tüketim dengesinin kurulduğunu söyledi. Türkiye'nin şu an için kendine yetebileceği kadar çay ürettiğini söyleyen Karaca, 'İlerde kaçak çay sorunu tekrar çıkmadığı sürece veya ithalatın önünün çok açılmadığı takdirde şu an için çay konusunda büyük bir sorun görünmemektedir.' dedi.

Aşıklar Kooperatifi ‘Rize Günleri’nde Stand Açtı Aşıklar Kooperatifi ‘Rize Günleri’nde Stand Açtı

'ÇAYKUR'U AYAKTA TUTMAK GEREKİR'
Çaykur'un son yıllarda çay alımı konusunda yüzdesel olarak azalma gözlendiğini hatırlatan Karaca, 'Çaykur 5 sene önce çayın yüzde 60'ını alıyordu, 1-2 sene önce yüzde 50'ye düştü ve geçen senede yüzde 40'ını aldı. Önümüzdeki yıllarda bu oran daha da düşerse maliyetler yükselecektir. Çay sadece özel sektörün eline geçerse, fiyatlar konusunda değişkenlikler artabilir. Bu nedenle Çaykur'u ayakta tutmak gerekiyor.'

'ÇAY PAZARINDA ÖNÜMÜZ AÇIK'
Türkiye'nin dünya çay pazarındaki yeri hakkında değerlendirmelerde bulunan Karaca şu ifadeleri kullandı:
'Yeni çaylık alanlarının açılması gerekmektedir. Türkiye'de ve dünyada kişi başına düşen çay tüketimi her geçen yıl artmaktadır. Çin ve Hindistan bu konuda önde geliyor. Oralardaki 100 gramlık bir artış 200 bin ton yapıyor. Çin ve Hindistan'da yıllık kişi başına 1 kilo çay tüketimi yapılırken bizde bu rakam 4 kiloya yakın ve buralarda bizim yarımız kadar çay tüketimi yapılırsa dünyada üretilen tüm çaylar bu iki ülkenin tüketimine ancak yetiyor. Bu nedenle çay pazarımızın önü çok açıktır.'

Editör: Haber Merkezi