Horoz Dövüşüne Jandarma Baskını Horoz Dövüşüne Jandarma Baskını

Usta, 'Önce Ankara Polatlı'da kaybolan 8 yaşındaki Eylül ve akabinde Ağrı'da, Ramazan Bayramı'nın 1'inci günü kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir'den vahşet kokan acı haberler aldık. Kayıp çocuk vakaları artıyor, çocuk istismarı çoğalıyor ve çocuk cinayetleri sıradanlaşıyor sosyal medya tepkisinin dışında hiçbir adım atılmıyor. Bu olaylar bizi bir gerçeği bir daha düşünmeye davet ediyor ve geleceğimiz için acil tedbirler almamız, suçlulara hak ettiği cezayı behemehal vermemiz, önleyici ve koruyucu nitelikte uzun vadeli politikalar belirlememiz gerekiyor.' dedi.

Usta, şöyle devam etti:
'Çocukların istismar edilerek katledilmesi öylesine korkunç bir vahşet ki, birçoğumuz, çocukların kaza sonucu ölmüş olmasını dahi temenni etti. Maalesef Eylül çocuğumuzun katil zanlısının Eylül'ü arama çalışmalarına dahi katıldığını, telefonunda çocuk istismarı kayıtlarının olduğunu ve daha korkuncu kendisinin de bir baba olduğunu öğrenince insanlığımızdan utanacağımız bir yere geldiğimizi müşahede ettik.Bir çocuğun katledilmesi, bir insanın yaşam hakkının ihlal edilmesinin çok ötesinde insanlığın tükendiğini, vicdan ve merhametin iflas ettiğini gösteren ve zerre insanlık nasibi olanı bile yaralayan bir durumdur. İki masum evladımızın art arda gelen ölüm haberlerinin tüm ülkede, toplumun her kesiminde yarattığı üzüntü ve öfke hepimize bazı gerçekleri çok çıplak bir şekilde gösterdi. Savunmasız masum çocuklara dönük her türlü şiddet, istismar ve katledilme olaylarının toplumda yarattığı sorgulamanın temelinde, yitirdiğimiz bu evlatlarımızla birlikte toplumdan iyilik, merhamet ve vicdanın da eksildiği gerçeğidir. Nitekim katledilen sadece çocuklar değil, masumiyet, insani ilişkiler ve toplumsal güven zeminidir.'
Bu menfur olaylar ile yeniden çocukların korunması için acil yasal düzenlemeler yapılması üzerine birçok tartışma yapıldığını hatırlatan Usta, 'İlk olarak adi ve vahşi katillere hak ettikleri ceza verilmeli. Sonrasında mesele sadece ceza boyutuyla bırakılmadan bu tür vahşetleri ortaya çıkaran etmenler hassas bir şekilde analiz edilmeli, caydırıcı cezaların yanında önleyici tedbirler alınmalı, çocukları koruma konusunda bütünlük arz eden bir tarzda eğitim, hukuk ve sosyal boyutlarıyla konu bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır.' diye belirtti.
Bu tarz olaylarda medyaya da büyük görevler düştüğünü söyleyen Usta, 'Toplumun dikkatini çeken bu olayları bir reyting malzemesi olarak görmekten imtina ederek, haber dilinin hem maktulün ailesini incitmeyecek hem de diğer ailelerde güvenlik paranoyasına neden olmayacak şekilde kurulması konusunda hassasiyet gösterilmelidir. Bu süreçlerde, toplumun bilinçlendirilmesi için önemli bir araç olduğu gerçeği dikkate alınarak medyanın haber içeriklerinde uzman pedagogların görüşlerine daha fazla zaman ayırması beklenen bir tutumdur.' diye belirtti.
Usta, 'Canımızı ne kadar yakarsa yaksın bu olayların faillerine 'cani, hasta ruhlu' diyerek işin içerisinden çıkma kolaycılığına düşmemeliyiz. Bu faillerin hangi koşullarda nasıl bir eğitim ve yetiştirilme tazının ürünü olduklarına dair ayrıntılı çalışmalar ortaya koymak durumundayız.İnsani hasletleri yozlaştıran etmenlerin, insani değerleri ayakta tutma dirayetinden daha hızlı yayıldığı her koşulda maalesef bu gibi menfur olayların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.' değerlendirmesinde bulundu.
Memur-Sen olarak yarınımıza umut olan çocuklarımızın korunması için her türlü çabanın bir parçası olduğumuzu bir kez daha deklare eden Usta, bu olayların bir daha yaşanmaması için önleyici tedbirlerin kamu STK işbirliği ile etkin bir şekilde geliştirileceğine inanıyoruz. Bu vesile ile bu menfur olayı kınıyor, evlatlarımızın kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyor, ayrıca yargı ve yasal düzenleme süreçlerinin yakın takipçisi olacağımızı ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi