Doğu Karadeniz bölgesi yeşili mavisi ile yerli ve yabancı turistlerin gözbebeği. Öyle ki bölge yıl boyunca hem yazın hem de kışın milyonlarca turist ağırlıyor. Ancak bölgeye gelen turistler özellikle şehir merkezlerinden yukarılara çıkınca şehrin mimarisinden uzak sıvasız tuğlalı yapılarla karşılaşıyor. Hatta bu yapılar o kadar fazla ki bölgenin mimarisi sanki sıvasız tuğlalı yapılardan oluşuyor. Bu görüntü ise Doğu Karadeniz'in imajını olduğundan çok daha geriye itiyor. Bu durum turizm açısından bölgeyi doğrudan etkilese de iş sadece burada kalmıyor. Sıvasız tuğlalı yapılar enerji verimliliği açısından da kullananları mağdur ediyor. Aşırı yağışlar nedeniyle yağmurun başkenti olan Rize'de ise uzmanlar sıvasız yapıların yağmur ve nem yüzünden ömrünün de kısaldığına dikkat çekiyor.
" Rizeliler dış cepheye yapılan masrafı fuzuli görüyor"
Rizelilerin dış cepheye yapılan masrafı fuzuli gördüğünü, o nedenle evin içerisine oturulabilir hale geldiğinde kendileri için yeterli olduğunu düşündüğünü ifade eden İslampaşa Mahallesi Muhtarı Ayşe Memişoğlu "Rizeliler bunu hiç ihtiyaç olarak görmemişler. Bizim Rizeliler bunu gereksiz masraf olarak değerlendiriyor. Sonuçta evi yapıp içerisine oturunca dışına pek önem vermiyor. Şuanda öyle değil tabi ki insanlar daha modernleşti, ısı konusunda pahalılık söz konusu. Önceki dönemlerde ağacı köyden kesiyordu, yakıyordu, ısı kaybı diye bir şey düşünmüyordu. ‘Neden masraf edeyim?' mantığıyla ilerlediğinden köylerdeki bir çok evimiz sıvalı değil. Bence görsel güzelliği bozuyor. Düşünün ki sıvalı yapı ne kadar güzel gözükecekken sıvasız eski, kötü ve harabe gözüküyor" dedi.
"Dış cephelerin sıvasız olması binaların ömrünü kısaltıyor"
Doğu Karadeniz'in iklim şartları gereği rüzgarla birlikte gelen yağmurun binanın betonuna ve içerisindeki diğer donatılarına işleyerek yapıya zarar verdiğini dile getiren Mimar Nida Karaca, "Sıva ve boya Rize çok yağış alan bir bölge olduğu için binayı dış etkenlerden koruyor. Sıva olmadığında rüzgar ile gelen yağmur binanın betonuna ve içerisindeki donatılara işliyor. Ve bu durum yağmurun işlediği donatının paslanmasına, genleşmesine ve betonun yıpranmasına neden oluyor. Bu yüzden de betonun ve donatının dayanımı azalıyor. Bu nedenle de bina yıpranıyor. Aslında biz sadece dış görünüm olarak bakıyoruz ama binanın dayanımı için çok büyük bir risk bu. Özellikle binanın en alt katlarındaki kolonları dışarıda bırakmamız da doğru değil. Binanın dış cephesini de sıvasız bıraktığımızda hem kolonların dayanımı azalıyor hem de dış görünüş bozukluğuna maruz kalıyor. Binaların ömrünü kısaltıyoruz. O nedenle sıva ve boyalarında doğru seçilmesi ve sıvalı, boyalı bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Özellikle zemin katlardaki sıvasızlık ve boşluk binalar için çok büyük bir risk. Bu nedenle binalarımızı su itici sıva ve boya ile boyayıp böyle kullanmamız gerekir" ifadelerini kullandı.
"Evlerin kuzeye bakan cepheleri daha çabuk aşınıyor"
Bir başka mimar Ayşe Kürtahmetoğlu ise tuğlanın her ne kadar dayanıklı olma avantajı olsa da sıvasız binalarda bu avantajın kaybedildiğine dikkat çekerek "Karadeniz'deki mimari yapıyı etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi iklimsel faktörler. Çoğunlukla yağış ve nem olan bir bölge. Bu nedenle kullanılan malzemenin de ısı yalıtımı olması gerekiyor. Isı yalıtımının da çoğunlukta yüzde 20-50 bantlarında sıva ve boya ile sağlıyoruz. Bölgemizde şehirden uzak bölgelerde sıvasız, boyasız, tuğlalı yapılar görülmekte. Tuğla her ne kadar dayanıklılık açısından bir avantaj sağlasa da bölgedeki iklim şartları nedeniyle bu avantaj özelliğini kaybediyor. Özellikle kuzeye bakan cephelerde yağıştan kaynaklı giderek aşınma, rutubet, küf ve iç mekanda sıvada dökülmeler görülebiliyor. Rize gibi bölgelerde yalıtım sistemlerinin doğru bir şekilde seçilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.





