Külünk, çayın bu coğrafya için sadece bir ürün değil, bir yaşam şekli olduğunu vurgulayarak, kanun sürecinin kapalı kapılar ardında değil, üreticiyle birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Çay büyük bir nimet bu şehir için. Yüzbinlerce insanın hayatını şekillendiren büyük bir güç. Bu yüzden bir; çayın hukukunu, iki; üreticiyi, üç; çay üzerindeki hesapları dikkatle korumalıyız” dedi.

“Çay Kanunu halkla yapılmalı”
Külünk, Çay Kanunu’nun üniversite odalarında ya da kapalı siyasetçi toplantılarında değil, ilçelerde, üreticiyle bire bir konuşularak hazırlanması gerektiğini vurguladı:

“Milletin haberi olmadan Meclis’e gelen bir çay kanununa itiraz ederiz. Bu mesele komisyonda değil, halkın kalbinde başlamalı. İlçelerde, köylerde, bahçelerde konuşulmalı. Çay, herkesin iştahını kabartan bir ürün. Eğer tekelci yapıların eli girerse, hem yaş çayda hem kuru çayda tehlikeli bir tekelleşme başlar.”

“Rize siyasetçileri dikkatli olmalı”
Sermaye çevrelerinin yasa süreçlerine müdahil olmak istediğini belirten Külünk, Rize’deki tüm siyasetçileri uyardı:

“Bu konuda geçmişte bazı denemeler yapıldı. Dikkatle takip ediyoruz. Rize siyaseti ‘çay kanunu deyip’ geçmesin. Milletin rızasının olmadığı her kanuna karşı çıkmak bizim en doğal hakkımızdır.”

Külünk, sözlerini “Çay Kanunu üreticinin olur, milletin olur. Kimsenin çay üzerinden tekelleşmesine izin verilemez” diyerek tamamladı.

Muhabir: ÖMER FARUK DEMİRKAN