Aboşumas: Bozulma, ekşime
Abril: Nisan
Abula: Abla
Aca: Acaba
Aclanmak: Acıkmak
Açanki: Ne zamanki
Afalamak: Kazmak
Afgurmak: Havlamak
Afiçi: Yeni olmaya başlayan salatalık
Afkurmak: Havlamak
Ağanus etmek: İnlemek
Ağğ: Kapıları kilitlemek için kullanılan demir parçası
Ağuz: Doğuran ineğin ilk sütü
Aha: İşte
Ahbin: Gübre
Ahpon: Hayvan gübresi
Alaf: Yeşil bitkilerden oluşan hayvan yemi
Alay: Düğün günü, gelini damadın evine getiren grup
Anağlis etme: Kusmaya çalışma
Anavağla: Toprak faresi
Anceli-Kunceli: Tahtarevalli
Ander: Değersiz, yaramaz, fena, kötü, lanetli, uğursuz
Ander kalmak: Kötürüm olmak
Anderpali: Çukur açmak için kullanılan kazık
Anis: Yüksek kesimlerde yetişen küçük ağaç
Anteri: Entari
Aruk: Zayıf
Aş ermek: Hamile kadının bazı meyvelere düşkünlüğü
Aşamol: Bir tür ot
Aşana: Köy evinin oturma, yeme içme (aşhane) yeri
Aşlama: Aşı yapma veya suyu ılıtma, fikrini değiştirme
Avat morası: Böğürtlen çileği
Avurt: Yanağın iki yanı
Ayam: Hava durumu
Ayın oyun: Güvenilir, sözü dinlenir, becerikli
Aykirilamak: Yan tarafa doğru hareket etmek
Aynalı: Alınlarında beyaz bulunan ineklere verilen isim
Azraha: Canavar

Bacarozluk vermek: Farkında olmadan engelleme
Badama: Evlerde mutfak ile yatak odası arasındaki sedir
Badis: Fasulye
Bağlamak: Güveyi büyüleme, iktidarsız bırakma
Ballı lobya: Soya fasulyesi
Başini bağlamak: Evlendirmek
Başluk: Başlık
Başukari: Yukarıya doğru
Bayyışağa: Aşağıya doğru
Bebuk: Bebeklerin ağlama hazırlığı
Becit: Acele, ivedi
Behrenk: Yer altında kendiliğinden oluşmuş su yolu
Belkim: Belki
Benem: Ben nerden bileyim
Bet: Çirkin
Beyinmek: Büyümek
Beyuk: Büyük
Bezleme: Saçta pişirilen yassı ekmek
Bilama: Bir parça biraz
Bile: Beraber, birlikte (Bile gidelim)
Bileki: Taştan oyma ekmek pişirme kabı, sarambula kabı
Bodoooon: İneklere su içirmek için kullanılan ünlem
Bolayki: Keşke, öyle olmasını isteme
Boziya: Boz renkli
Buhağana: Hemencecik
Buldır: Geçen yıl
Buli buli buli: Kümes hayvanlarını çağırmak için kullanılan ünlem
Bur/pur: İnce taşlı toprak
Burbut tutma: Meyvelerin çok olması
Burunluk: Yaylaya gidecek hayvanların burunlarına takılan süs

Cafili kürek: Gübre atmaya yarayan çatallı kürek
Cağ: Örgü şişi
Cağle/Çağlı: Bit
Caleps: Kalan fındıkların toplanması
Camadan: El dokuması Karadeniz'e özgü sırt çantası
Caris olmak: Rahatsız olmak
Cavramak: Gayret etmek
Cazı: Kocakarı kılığında, çocuk düşmanı yaratık.
Cidos: Sönmek üzere olan ateş
Cimciklamak: Çimdik atmak
Cirlamak: Çığlık atmak

Çafılamak: Tırnakla kazımak, bahane aramak
Çafi: Çatallı
Çafladi: İnce odun parçası
Çağan: Mısır ayıklamak
Çağana: Yengeç
Çağra çevirmek: Hileli işler yapmak
Çağra: Bicak bilemeye yarar kolla çevrilen düzenek
Çağraya sarilmak: Başı belada olmak
Çağumi: Salkım
Çakal yağmuru: Güneşli havlarda aniden yağmaya başlayan kısa süreli yağmur
Çakçaka: Modyeliden dökülen mısır tanelerini deremen taşına ileten ahşap oluk
Çakıldak: Kuşları tarladan kovmak amacıyla tahtadan yapılmış
Çakuma: Örümcek ağı
Çali: Odun dalları
Çalpara: Küçük bakır tencere
Çambi: Mısır rokopi ve şokalilerinden örülen, genellikle iskemlelerde kullanılan hasır türü örgü
Çamçaka: Geveze
Çamı: Saç örgüsü
Çangal: Bitkilerin güneşte kurutulması için yere dikilen ağaç dalı
Çapari: Oltaya çok kanca takılarak yapılan bir tür balık avlama aracı
Çapika: Ağzı geniş, minci ve yağ gibi malzemelerin konulduğu kıl desti
Çaplama: Tahtadan yapılmış sargı çubukları
Çapli: Dizi
Çapona: Menteşe
Çapraz: Şaşı
Çapraza alma: Bütün hareketlerini tenkit etme veya hızarların dişlerini bileme
Çapula: Kullanılmış ayakkabı
Çapula: Çarık
Çarapali:: At kuyruğu telinden yapılan özellikle kışın kullanılan küçük bir tür kuş kapanı
Çaravoş: Çekirge, balık yemi
Çarık: Hasılsız deriden yapılan bir tür ayakkabı
Çastak: Odunların kuruması için belirli bir düzende üst üste konulması
Çaşutluk etmek: Fesatlık etmek
Çatara: Uygunsuz, yaramaz kişi
Çatmak: Görmek, rastlamak
Çaydağ: Kabak vb. şeylere yapılan sergi
Çeğel: Çakıllı yer
Çelefudi: Yarılmış odundan elle ayrılabilen küçük parça, kıymık
Çeli: Kurumuş mısır sapları
Çencik: Kayış takacağı,çengel
Çendey: Yünden yapılarak kola asılan yiyecek torbası
Çepli: Kıymık, küçük ağaç veya taş parçası
Çerik: Çam kalas
Çiçili: Solucan
Çilambura (Çili pumburi): Ateş böceği
Çino: Martı
Çivit: Meyve tohumu
Çolbaz: Beceriksiz
Çor: Zıkkım
Çorlanma: Hak etmediği halde yiyen veya kimseyi beklemeden yiyen birisi için kullanılır
Çort: Dikenlerle kaplı derin çukur
Çuyis etmek: Ağırmak, sızlamak

Da: Anlamı güçlendirmek için kullanılan ek
Dandaniça: Sözünde durmayan, dönek, daldan dala atlayan bir kuş
Daraba: Oda duvarı
Darcanli: Sabredemeyen
Dardar etmek: Dır dır etmek
Darlanmak: Sıkılmak, bunalmak
Darnı: Çatı katı
Dastar: Yün dokuma kilim
Davli: Odun parçası
Dendelis etme: Yalpalayarak yürüme
Deremen: Değirmen
Deşenis etme: Sökülüp gelme
Deşurmek: Meyve toplamak
Devren: Köprü
Deyine: Diye
Dilik: Doğuştan üst dudağı yarık
Diliks etmek: Bir vuruşta öldürmek
Dimla: Biraz
Dişlemek: Isırmak

Ebi : Öbür
Ebirini: Ötekini
Ecinli: Cinli, perili
Ediş: Ses,gürültü
Eğratluk: İmece
Eğuu: Gelen olduğunu haber vermek için kullanılan seslenme
Ekiz: İkiz
Ekşili: Turşu
Elcan: Yabancı
Elçi: Evlenmede aracılık eden kişi
Elçinme: Vuracakmış gibi yapma
Elişmek: Sataşmak
Emica: Amca
Encami: Acemi
Entari: Fistan
Eşka: Gölge
Evza: Kibrit

Falamidi: Sandık çekmecesi
Fambur: Ihlamur
Fanila: Kollu atlet
Farfaratis: Çırpınma, çarpıntı
Farfatara (Fafatura): Kelebek
Fayrap: Alevin yükselmesi
Feli: Kabak dilimi, parça, kısım
Felombur: Bir tür ağaç
Feretiko: Rize bezi
Fırçıkte: Ahırlarda hayvan pisliklerinin toplandığı akar yer
Fidruga: Fındığın en körpe filizi
Findas: Hayvanların atlayıp zıplamaları
Fiskuku: Böğürtlen
Fitne: Yavru balık
Fitra: Mısır fidesi
Fitruka: İyi giyimli kız, yerden biten kestane filiz
Fodik: Oyun oynamak için açılan çukur
Frambul: Ihlamur
Furunkurusu: Fırında kurutulan mısır
Fuska: Olmamış incir
Fuşki: Dışkı
Fuştul: Fındığın yeşil kabuğu
Fuzan: Toz bulutu

Gaban: Yamaç, eğimli arazi.
Gabyana: Lanet olası
Gaganis Etmek: Tavuğun gıgıklaması
Ganci: Kabuklu yemiş içi
Ganguli guçça: Tahta revalli
Ganzi: Kabuğu kırılmış fındık
Gatneri: Büyük kazan
Gebiç: Değirmencinin hakkı olan pay
Geceluk: Gecelik
Gegma: Büyük güğüm
Gelembur: Kazan, güğüm vb. şeylerin ateşte ısıtılmak için asılan zincir
Gerdel: İneğe verilen yemin konulduğu tahta kap
Gerneşmek: Göğüs kaslarının genişletilmesi
Geroç: Dal çekmeye yarayan kanca
Getoğ: Bir tür kazan
Geyme: Kılıf, özellikle yastık kılıfı
Gogona: Kağıttan bir tür küçük uçurtma
Gorbagor: Kötü ruhlu ihtiyar
Gorgot: Ögütülmüş mısır
Gorza: Loş, kuytu yer
Gover: İnsan dışkısının çok sert sopa gibi hali
Gömre: Sığ
Göreslenmek: Özlemek
Gugu: Baykuş
Gugul: Tepe
Gugulli: Tepeleme, silme dolu
Gukku: İsmiyle aynı sesi çıkaran kuş çeşidi
Gübü: Keser,balta gibi aletlerin sırtı
Günkurusu: Güneşte kurutulmuş mısır

Ğarğaris etmek: Bağırıp çağırmak
Ğoğori: Baykuş

Haböyle: Böyle
Habu: Bu (ünlem)
Habura: Burası
Haçan (Haçanki): Mademki
Haçan: Madem
Haçanki: Ne zaman ki
Halaçı: Dolu
Halastar: Geniş ağızlı bakırdan su kabı
Halaz: Dolu yağışı
Haloti: Balgam
Haman: Hemen
Hamdospara: Böğürtlen
Hamlahus: Mısır
Hamucaraş: Çilek
Hane: Neredesin?
Hantoşura: Tavşan
Hapalamak: Karıştırmak
Hapsi: Hamsi
Hapsikoli: Bir tür hamsi yemeği
Harçı: Sırık
Hardama: Çam ağacından ince tahta biçiminde kesilen çatı örtüsü
Harhali etmek: Kabuğundan ayırmak
Hark: Ark
Haşindi: Şimdi
Haşlak: Olumsuz
Haşli: Çok sıcak
Haşu: Şu (ünlem)
Haşuli: Ana malzemesi mısır unu olan bir türlü yemek
Hatyaluk: Çöplük
Hau: O (ünlem)
Havli: Havlu
Hayat: Giriş, hol
Hayın: Çok şiddetli, iyi
He: Evet
Hedik: Kar üzerinde batmadan yürümeye yarayan ağaç dallarından yapılan ayakkabı
Heleke: Ruhsal hastalıkların iyileşmesi için hocaya okutmaya gidilen bir yer
Helepi: Kabak çekirdeği
Hemayil: Üçgen yada dörtgen biçimli gümüş zincir kap
Hemence: Bir çeşit bez çanta
Hep: Hap
Herle: Ekşi ayran veya yoğurtla yapılmış un çorbası
Hesetten mi: Gerçekten mi
Heveslenmek: Özenmek
Hışır: Yıkık,viran
Hışırı çıkmak: Çok yorulmak
Hinik: Sümük
Hohol: Toz parçası
Hoholis: Birbirine sarılmış, birbirine dolanmış
Hor: Ateş, hararet.
Horom: Mısır saplarının kurutulması için oluşturulan küme
Hovini Almak: Hevesini gidermek
Hukelenmek: Öfkelenmek
Hulam/sulam: Mısır biçildikten sonra tarlada kalan sap
Humi: Çam ağacının kabuğundan yapılan çamsakızı kabı
Hurdila: Gırtlak

Ikılmak: Yıkılmak

İfteri: Eğrelti otu
İkamak: Yıkamak
İkicanli: Hamile
İkilmak: Düşmek
İlan: Yılan
İpranmak: Eskimek, yırtılmak
İpratmak: Yırtmak, eskitmek
İs: Akıl (us)
İsa, isama, isaki: Meğer
İsi gitmik: Aklı gitmek, düşecek gibi olmak
İspandam: Çınar ağacı
İstali: Dağ evi
İstifi lahana: Lahana yemeği çeşidi (Lahana yığması da denir)
İstifiza: Çiçek de açan bir çalı türü
İşkebit: Sarı renkli yaban arısı
İşkebit: Yabanarısı
İşkillenme: Şüphe etme
İşluk: Gömlek
İşmar: El,göz ile gizli işaret
İşmar etmek: Göz kırpmak
İturmek: Kaybetmek, yitirmek

Kaban: Arazideki yüksek yer
Kaçata: Alın
Kafeka: Küçük güğüm
Kafkal: Taneleri koçandan ayırma
Kaful: Dikenlik
Kaful: Dikenlik,içine girilemeyen çalılık
Kaful: Ocak, küçük ağaç grubu
Kağle: Bit
Kakaçi: Koyun pisliği
Kalandar: Ocak ayının on dördünde başlayan ay.
Kalandar bozma: Kalandar ayının ilk günü eve uğurlu biri alınır. Mısırın çok olması bu kişinin uğuru olur.
Kaleçi: Boncuk
Kalem: Küçük ağaç dalı
Kalemidi: Iplik yapmaya yarayan bir tür alet
Kaluk: Evde kalan, evlenmemiş kız
Kambi: Taze çay filizi
Kanaviça: Bir tür ince dokuma
Kanci: Dilim
Kandala: Tıpa, musluk
Kapaniza: Kuş avlamaya yarayan tuzak
Kapiluk istemek: Gelin eve girmeden erkek tarafından bir şey istenmesi
Kapoçi: Çıbanın su toplamış hali
Karaateş: Eski evlerde yemek pişirme ısınma amacıyla
Karağı: Çengelli iğne
Karak: Kapı kilitlemeye yarayan ucu eğri demir
Karakış: Aralık
Karamış: Kara yemiş
Karaptal: Kara Abdal adlı birisinin düzenlediği yayla şenliği
Karganak: Değirmen taşına mısırın düzenli gelmesini sağlayan tahta
Karkalaçi: Derelerin denize taşıdığı odun
Karnali: El sepeti
Kartof: Patates
Kartuli: Baca kurumu
Karuz: Yük taşımada kullanılan ip veya tirmaça takılan U şeklindeki ağaç dalı
Kasapetra: Sert toprak
Kastaniça: Beyaz kabak
Kaş: Derin yamaç
Kavara: Yellenmek
Kaybana: İstenmeyen bir şey
Kehkür: Kepçe
Kerbeluk: Gübrelik
Keşan: Başa sarılan peştamal
Kevi: Sağlam
Kevret: Yatak
Kindi: İkindi
Koçira: Tutumlu kadın
Kohlidi: Sümüklü böcek
Koliva: Suda pişmiş mısır
Koma: Set
Komri (Kunduri): İskemle
Kopali: Çamaşır tokmağı
Kopça: Düğme
Kopeli: Evlilik dışı çocuk
Korbakor: Sevilmey en kişileri kınamak için kullanılır
Korkızan: Korkak
Kot: Ölçü birimi, 5 kilo
Koti: Lahana gövdesi
Kotila: Ense
Kukari: Ucu çatallı değnek
Kukuçi: Küçük, güzel, minyon tipli
Kukuta: Çay tohumu
Kumuşi: Kestanenin dikenli dış kabuğu
Kupsi: Taze fasulyenin uçları
Kutali: Lahana vurmaya yarayan çamdan yapılan mikser.
Kutuni: Mısırın danesiz gövdesi
Kuyis: Bağırmak, çağırmak

Lahmi: İneklere çeşitli yeşilliklerden pişirilerek verilen yemek
Langona: Kör yılan
Lobiya: Fasulye
Laus: Mısır
Lenguri: Uzun boylu, hantal adam
Lekur: Uzun
Lezgi: Derbeder insan
Livor: Bir çeşit ot

Mabeyin: Yan oda
Malez: İneğe verilen yem
Maraz: Ruhi hastalık
Megereme: Meğer
Metika: Çelik çomak çubuğu
Momoli: Böcek
Mamuli: Diken meyvesi
Minci: Çökelek
Mizmici: Çok titiz
Mokol: Tarlada büyük ateş
Muh: Çivi
Muhlama: Mısır unu muhallebisi
Muncur: Dudak

Nayla: Serender
Nemise: Güzel

Ola: Ulan

Masallarımız Masallarımız

Paçi: Küçük kız. Büyük kızlara şaka için denir.
Pafuli: Patlamamış mısır. Güzel tombul kız
Pağsa: Kulübe
Pali: İneğin bağlandığı kazık
Pambuk: Pamuk
Panti: İneğin ot yediği bölme
Papur: Vapur
Pardi: Erkek çakal
Pasmanika: Patlamış mısır
Patoma: Ahırdaki tahta döşeme
Peçare: Çit
Peçi: Cilt
Pepeçura: Üzümden yapılan muhalebi kıvamında tatlı
Pleki: Mısır ekmeği pişirmek işin kullanılan taş
Pontul: Pantolon
Puli: Kuş yavrusu
Pumburi: At sineği
Purtuli: Eski

Rahna: Örümcek
Roka: Mısırın kabuklu hali
Rokopi: Mısır fidelerinin seyreltilmesi

Sebi: Çocuk
Sığna: Yara izi
Sığran: Isırgan otu
Sumari: Geç kalan. Son çocuk
Sumuş: Parmak boyunda ölçüm birimi

Şaloti (Haloti): Ağızdan akan salya

Tağra: Ufak balta
Tami: Çay bitkisi ocağı
Tavara: Gece gelip insanların ağzına kapatan bir tür hayalet
Temeçi: Kaburga kemiği
Tepes kupas: Tepe taklak
Teretelli: Üzüm toplama sepeti
Tiken: Diken
Tirmata: Ekmek kırıntısı
Tomoni: Ot yığını

Usti Dönmek: Başı dönmek
Uyma gitmek: Delikanlıya kaçmak

Vu: Şaşırma ifadesi

Yane: Ne sandın?
Yalağuz: Yalnız
Yeni yetne: Genç, delikanlı
Yukisi gelmek: Uykusu gelmek

Zatiberi: Zaten, eskiden beri
Zımilaçi: Sık dikenlik.

AYLAR
Yeniyil: Ocak
Kuçayi (Küçuğayi): Şubat
Mart: Mart
Abril: Nisan
Mayıs: Mayıs
Kerezayi: Haziran
Çurayi (Çuruğayi): Temmuz
Harmanayi: Ağustos
İstavri (İstavrite): Eylül
Oğtavri: Ekim
Uzumayi: Kasım
Eskiyil: Aralık

Editör: Haber Merkezi