Siyaset bir iddia işidir. Eğer bir iddianız yoksa başarı şansınız sıfırdır.
Siyaset mevzi kazanma işidir. Eğer bulunduğunuz konum sürekli geri gidiyorsa kaybediyorsunuz demektir.
Ekrem İmamoğlu seçildiği günden beri İstanbul belediye başkanlığını bir atlama tahtası gibi gördü, malum çevrelerin dayatması ile gözü hep daha yukarılarda oldu.
İlk günden itibaren bir hazırlık evresine başladı.
Kendisi sürekli sakladı, biz ilan edelim.
Cumhurbaşkanlığını arzuladığını en sonunda bilmeyen kalmadı.
CHP Genel başkanlığını altın tepsi içinde bekledi.
Seçimler aşamasında cumhurbaşkanlığı yardımcılığına razı olarak mevzi kaybetti.
Kılıçdaroğlu'nun 'ben buradayım' çıkışını görmemezlikten geldi, internet sitesi kurdu, mevzi kaybetti.
En sonunda İstanbul belediye başkanlığının bile tehlikede olduğunu görünce bütün hazırlıklarını o makamda kalmak için yaptığını ima ederek ve ilan ederek yine mevzi kaybetti.
Mevzi kaybetmek bir değil beş olunca iddiasız bir nesne haline geldi.
İddiası olmayanların siyasette başarılı olması mümkün değildir.
CHP Genel Başkanlığı şimdilik değil belki süresiz ertelenmişi oldu.
Ve bir rüya başlamadan sona erdi.
Kongre sürecinde en güçlü olduğunu sandığı vilayetleri bir bir kaybetti.
Siyasi partiler yasası Liderlerin sultasında.
Ona rağmen bir şey yapmak mümkün değil. Bu durumu göremedi.
Partisinin İstanbul adaylığının bile tehlikede olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Çünkü Kılıçdaroğlu yeteri kadar kin besleyen bir liderdir.
Unutmaz, es geçmez.
CHP de yaptığı operasyonlar biliniyor.
Saldırı hazırlığı için bir iki defa mevzi kaybedilebilir.
Fakat sürekli mevzi kaybedenlerin kazandığı bir savaş görülmemiştir.
Başlamadan biten bir macera İmamoğlu'nu nereye sürükleyeceğini ise zaman gösterecektir.

Selam ve dua ile…