“İsteseydik herkesi öldürürdük...”
Vay be merhamet buyurmuş Zalim!
Baş Katil, katledilenler yetmezmiş gibi aba altında sopa göstermekten de geri durmamış.
İnsanlığa musallat olmuş bu alçağın söylediğini duyan herkes durumdan vazife çıkartmalıdır.
Ne oduğuna ve olabileceğine kafa yormalı, Siyonistlerin, önüne kattığı ne varsa yok etmenin maksadını güttüğü görülmeli, topyekün insanlığın başının belaya girmesine ramak kaldığı bilinmelidir.
Diplomatik temaslar,
Toplantılar,
Telefon görüşmeleri,
Müzakereler…
ne varsa işe yaramadığı apaçık ortadadır.
Gazzeli’nin söylediği; “ intihar etmek, Allah tarafından yasaklanmasaydı bu zülümden kurtulmak için intihar ederdim.” sözü her şeyi adeta özetlemektedir.
Açlıktan ölümler Gazze’de ölümlerin en normal olanı!..
Siyonistlerin neler yaptıklarını Gazzeli özetlemiş “Eğer intihar etmek haram kılınmasaydı intihar ederdik…”
Hadı o zaman! kalbi gavurdan yana olmayanlar anlatsın bakalım…
Hadi o zaman! idrak tahlili yapmaya gerek duymayacak kadar kendisinden emin olanlar konuşsun bakalım…
Gazzeliler insanlığın öz/gürleştirmesi için öncülük ettiği çabası ne acıdır ki sonçlanmadan son bulmak üzere.
Aylardır Filistin’de duymadığımız, görmediğimiz zulüm kalmadı.
İsrail, askerlerinin ve Yahudi fanatiklerin yaptıklarının yayınlanmasını engellemesine rağmen; duyulan, görülen, yapılan insanlık dışı müamelelerin neler olduğuna ne yürek dayanır ne de akıl …
Esir kamplarında tutulan kadınlara yapılanların bir kısmı bile en vahşi hayvanı bile masum görecek türden…
Yetişkin erkeklerin bedenlerine yapılan eziyetler sıradanlaştırıldı. Önüne gelen israilli askerlerin normalleştirdiği bir durum. Anlatılması bile mümkün olamayacak akla hayale gelmeyecek muameleler Israil askerlerince hergün pervasızca sergilenmektedir.
Gençlerin, avret yerlerine yapılan eziyetler, tecavüzler, el ve ayakları bağlanıp poşete sarıldıktan sonra baş aşağı iple salıverilip ölüme terk edilmesi,
Yemek almak için sıra bekleyen erkek çocukların cinsel organlarına keskin nişancılar tarafından ateş açılması,
Doğum gününü kutlayan Siyonist askerlerin çocuk katledip cesedini kutlama yerine götürüp eğlenmesi…
Organ ticareti yapanlara esir alınan Filistinlilerin organlarının satılması.
Daha nicesi ve niceleri… adeta işkence labaratuvarına dönüştürülmüş Filistin’in her yeri.
Bütün bunlar olup biterken bazılarımızın meydanlara toplanıp kınamalarda bulunması, telinler yapması işe yaramadığı acı bir gerçek.
Buna rağmen meydanlarda toplanan kalabalıklar, “tekbir” komutuyla birlikte yaptıkları bağrışmaları İsrail’e ulaştırmanın telaşında. Ekranlardan olan biteni izleyen diğer bir kısım ise ellerini semaya açıp “elimizden bir şey gelmiyor. Zamanında Kâbe’nin işgaline nasıl müdahale ettiysen Gazze’ninde işgaline karşı ayni şekilde müdahale eyle…” duasına karşılık beklemekte.
Gazze’deki insanlık duruşuna eşlik etmeyip “bir yolunu bulup sıvışmak tavrı” en masum ifadeyle “insan numarası” yapmaktır.
Gazze insanlığın son şansıdır.
Gazze insanlığın vicdanının son sesidir.
Dolaysıyla yeryüzü kritik bir eşikte. İnsanlık ağır bir imtihanla karşı karşıyadır.
Böyleyken kendi değerlerine yabancılaşanlar, muasır medeniyet iedalini Batılaşma sanıp günden güne Batı’nın batağına saplandığını göremeyenler, tekerrür ettiği halde yaşanılanlardan ders çıkartmayanlar bilmelidir ki “geliyor gelmekte olan…”
Gazze’de yapılan bu soykırımla eğer insanlığın sesi kısılırsa akabinde olacak olanları kestirmek çok zor olmayacaktır.
Öyleyse kiyamete ramak kaldı kaygısını duyarak, Gazze’de arşı inleten çığlık, hepimizin bedenini titretmeli, her birimizi asıl meselemize odaklamalıdır.
Batı’nın zihinsel arka planında “Doğu” ötekisi olduğu hakikatından yola çıkarak Batı’nın, Doğu’ya bakışının narsizm düzeyinde olduğu unutulmamalıdır.
Tenolojik gelişmelerin; Batı’nın zihinsel arka planında var olan “Doğu’nun kadim düşman olduğu” gerçeğini hiç değiştirmediğini görüp buna göre hareket edilmelidir.
Batı, ekonomik ve teknoloji gelişmeleri yaşarken ve maddi yönden ilerlerken aynı zamanda son üç yüz yılda insanlığa nasıl kast ettiğini ve tarihe nasıl kaydedildiklerini hatırdan çıkartılmamalıdır.
İngilizlerin, Fransızların, Almanların, İtalyanların, İspanyolların, Amerikaliların ve Rusların, başını çektiği Batılılar hangi acımasız katlıamlarda bulundukları gerçeği tarihin kanlı sayfalarında yerini almıştır. Bu kanlı sayfalar tekrar tekrar okunmalıdır.
Haçlı seferlerinden başlayıp Gazze’ye kadar uzanan süreçte Batı, gerçek yüzlerini perdeleyip ikiyüzlü hallerini sergilemekten geri durmamıştır. Kısacası Batı’nın Haçlı Zihniyeti hiç değişmemiştir.
Yakın bir tarihte Bosna’da ve İrak’ta Batılılar, bir tarafta milyonlarca insan öldürüken diğer yandan ise uzaya gittiğiyle övünmekteydi. Bügün de bir yanda Gazze de soykırım yapmakla meşgulken diğer tarafta ise yapay zekâyla ilerlemekten dem vurmaktadır.
Batı buydu!
Batı budur!
Velhasıl
8.5 milyar insanın gözü önünde Gazze yok edilirken; bir kısmımız “ben ne yapabilirim” demekle teskin olsa da, bir kısmımız da “Abdülmuttalıp nasıl bir dua etti ki Kâbe’ye Ebabil Kuşları gönderildi” hikâyesiyle meşgul olsa da;
Yokluğun, yoksulluğun
Zülmün, zalimliğin
İsyanın, isyankârlığın
Arsızlığın, azgınlığın
kol gezdiği bu zor zamanlarda “kestirme yol tarifleriyle” meşgül olmak beyhude bir çabadır. Yarının yararına asla olmayacaktır.
Açıkçası
Gazze, hepimizi bir yol ayrımına getirdiği aşıkar.
Ya ayaklarımıza mukayyet olup vicdanımızı da kuşanıp bu yolu kat edeceğiz.
Ya da yılın sonunda yolun solunu kaybedenlerle birlikye yok olup gideceğiz.
Halil PEHLİVAN