Rize Eğitim Bir Sen tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

'Millî Eğitim Bakanlığı'nın, eğitimcilerin moral ve motivasyonunu bozacak, yüz yüze bakanları karşı karşıya getirecek, saygınlığını zedeleyecek performans değerlendirme sistemi taslağına ilişkin itirazlarımızı haykırmak; iş barışına halel getiren, vicdanları yaralayan, adalet duygusunu örseleyen mülakatla sözleşmeli öğretmen atama uygulamasına yönelik eleştirilerimizi dile getirmek; bazısı ölümle sonuçlanan şiddet olaylarını protesto etmek amacıyla bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Ekim 2017 tarihli Kurum İdari Kurulu Çalışma Raporu'nda 'pilot illerde uygulaması denenmeye başlanılan, öğretmenlerin performans değerlendirmesi uygulamasına son verilmesi' konusu üzerinde çalışma yapılması imza altına alınmasına rağmen böyle bir taslağın hazırlanması, Bakanlığın, attığı imzanın gereğini yerine getirmekten imtina ettiğini göstermektedir.

Taslak bir bütün olarak incelendiğinde, eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacağı, aksine kurumsal bütünlüğü, mesleki motivasyonu, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyeceği, öğretmeni mesleğine odaklanmak yerine performans puanını yükseltme ve yazılı sınava hazırlanma eksenli bir çalışma hayatına yönlendireceği görülmektedir. Performansı ölçmek iddiasıyla öğretmenleri ayrıştıracak, kurumsal bütünlüğü, mesleki dayanışmayı, iş birliği içinde çalışma güdüsünü zedeleyecek bir uygulamanın eğitimin var olan niteliğine de bir darbe vuracağı hesaba katılmalıdır.

Eğitimde; öğretmen açığı, mülakatla sözleşmeli öğretmenlik, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu,teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamaması ve rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi, alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunlar, öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun varken, bunlara yenilerini ekleyecek, çalışma barışını bozacak uygulamalarda ısrar etmek, yönetilmesi zor süreçlere yol açacaktır.

Performans değerlendirmesinin hukuki ve kanuni dayanağı yoktur

Hayata geçirilmek istenen performans değerlendirmesinin hukuki ve kanuni bir dayanağı bulunmamaktadır. 657 sayılı Kanun ve 652 sayılı KHK başta olmak üzere, eğitim çalışanlarının statülerini düzenleyen temel düzenlemelerin hiçbiri taslakta yer alan türden bir performans değerlendirmesine imkan tanımamaktadır.

Performans değerlendirmesinin, herhangi bir analizin sonucu olmadığı gibi, neye hizmet ettiği de belli değildir

Mesleğe girişte KPSS puanının yanında alan bilgisi sınavına ve sözlü sınava tabi tutulan, adaylık sürecinin sonunda yazılı ve sözlü bir sınava daha tabi tutulan öğretmenin, bütün bu sınav sürecinden sonra hala bilgi ve beceri düzeyinin tespit edilemediğini, bu sebeple her dört yılda bir yeniden yazılı sınava ve her yıl performans puanlamasına tabi tutulması gerektiğini iddia etmek, aslında bütün bu sınav sürecinin gereksizliğini ve yersizliğini ikrar etmek anlamına gelmektedir.

Motive etmek yerine olan motivasyonu bitirmek ve kamu görevlilerini tehdit etmek sonucu üreten bir içerikle performans sistemi kurmak, yıpratıcı süreçlere yol açacaktır.

Performans değerlendirmesi uygulanabilir bir politika aracı değildir

Sonuçları hemen alınamayan bir süreçte, anlık veya kısa vadeli performans ölçümünün mümkün olmadığı görülmektedir. Öğretmenlerin meslekleriyle ilgili konulara ve karar alma süreçlerine dahil edilmediği, öğretim sürecinde kullanacakları içerik, yöntem ve materyalleri seçme ve okul yönetimiyle ilgili kararlara katılma haklarının olmadığı bir süreçte salt öğretmenlerin performansını ölçmeye kalkmak, performansa olumsuz etki edecek hiçbir haricî faktörün dikkate alınmaması nedeniyle, eğitimin niteliğinin artırılmasını sağlayacak sağlıklı sonuçlar üretmeyecektir.

Eşit olmayan şartlarda hizmet verenleri aynı kıstaslarla ölçmeye çalışmak hakkaniyete aykırıdır

Eğitim kurumlarının konumu, bulunduğu bölge, il, ilçe, coğrafi konum - çevre şartları, fiziki donanım- altyapı, öğrenci kitlesi - ebeveynlerin sosyal, kültürel ve ekonomik konumları, eğitim yönetimi ve diğer kurumlarla ilişkiler gibi eğitime doğrudan etki eden faktörler, ülkenin tamamında eşit bir şekilde dağılmadığından ortak bir değerlendirme kriteri setinin ortaya konulması mümkün görünmemektedir. Buna rağmen performans değerlendirmesi yapmaya kalkmak, eşit imkan ve şartlara sahip olmayan kişilerin bireysel çaba ve fedakarlıklarının göz ardı edileceği, hakkaniyet boyutuyla vicdanları zedeleyen sonuçlara yol açacaktır.

Bakanlığın kurumsal performansı sorgulanmadan öğretmenin performansı değerlendirilemez

Politika üreticilerin ve karar alıcıların hatalarının sonuçları nasıl değerlendirilecektir? Performansa etkisi kabul edilecek midir? Bu husus tartışma konusu yapılmaksızın öğretmenlerin performansını ölçmeye kalkmak, müsebbibi olmadıkları sorunlara ilişkin soruların cevabını öğretmenlerde aramak anlamına gelecektir. Öğretmenlere mesleklerini ifada neredeyse hiçbir özerkliğin tanınmadığı, eğitim hizmetinin sunumunda öğretmenin karar alma mekanizmasından dışlandığı, sadece verili görevleri ifasının istenildiği bir ortamda öğretmenlerin oluşturulmasında yer almadıkları kararlardan sorumlu tutularak değerlendirilmeleri kabul edilemez.

Eğitimin öznelerine değinmeyen performans değerlendirmesi puan toplamaktan başka bir amaca hizmet etmez

İdari yargı mercileri, hukuki denetime elverişli bir değerlendirme süreci konusunda ısrarcı olmakta, bunun yanında olumsuz değerlendirmelere yol açan nedenlerin ve bu olumsuzlukların hizmete etkisinin ortaya konulmasını özellikle aramaktadır. Buna rağmen performans değerlendirme taslağında hukuki denetime elverişli bir değerlendirme setine yer verilmemiş, mahkemelerce aranan kriterleri cevaplayacak tarzda bir değerlendirme süreci öngörülmemiştir.

Taslağın bu şekliyle yürürlüğe konulması halinde dava konusu edilen her değerlendirmenin idari yargı mercilerinden döneceği, bu da süreci işlemez kılacaktır.

Performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrar, hatalara ve mağduriyetlere sebep olacaktır

Bakanlığın aceleci ve plansız bir tavırla, hukuki ve kanuni dayanağı olmayan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrarı, hatalara ve mağduriyetlere yol açacaktır.

Öğretmenlerin hem meslek öncesi hem de görev sırası bağlamında oldukça fazla sayıda sınava tabi tutulması karşısında, performans değerlendirme eksenli her dört yılda bir yazılı sınav şeklinde yeni bir sınav türünün öngörülmesiyle birlikte, öğrencilerini hem hayata hem de sınavlara hazırlama hizmetlerini yürütmesi gereken öğretmenler kendi kariyerlerine yönelik sınavlara hazırlanmak şeklinde bir eğilime zorlanacaktır.

Taslak ekinde yer alan cetvellerdeki gösterge ölçütleri ve değerlendirme alanları incelendiğinde, belgelendirilmesi mümkün olmayan kişisel görüşe göre şekillenecek, soyut, subjektif ve öznel ölçütler olduğu görülmektedir. Bu haliyle bu değerlendirmelerin ölçülebilir ve denetlenebilir olmayacağı ve suistimallere kapı aralayacağı açıktır. Matematiksel puanlamaya dökülebilen sorular üzerinden öğretmenin performansını ölçmek, bütün bir eğitim sistemini puan hesaplamaya indirgemek ve insan yetiştirmeyi eğitimin gündeminden çıkarmak anlamına gelmektedir.

Mülakatla atamadan da sözleşmeli öğretmenlikten de vazgeçilmelidir

Verdiğimiz mücadele sonucu 2011 yılında kaldırılan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına 2016'da 668 sayılı KHK ile tekrar geçilmiştir. Sözleşmeli öğretmen, eş ile iş arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılıyor. Bu durum, aile bütünlüğüne ilişkin anayasal temel hakkın ihlalidir. Zorunlu hizmet, sözleşmeli öğretmenlik vb. cebri uygulamalardan istenilen sonucun alınamadığı ve bunların yeni sorun alanları haline geldiği bilinmektedir.

Tek başına sözleşmeli öğretmenlik uygulaması çok ciddi bir sorun iken, atamaların mülakatla yapılması, birçok yazılı sınavdan geçen öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca bir kaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır.

Bakanlık, öğretmenler arasında fark oluşturan ve öğretmenlerin özlük haklarında sorunlara neden olan sözleşmeli öğretmenlik uygulaması yerine, dezavantajlı bölgelerde çalışacak öğretmenleri teşvik edecek bir mekanizma geliştirmelidir.

Şiddetin önlenmesi için ivedilikle tedbir alınmalıdır

Eğitimcilerin terörün, hain darbe girişiminin ve şiddetin hedefi olması eğitim camiasını umutsuzluğa düşürmeye başlamıştır. Hain darbe girişimi aramızdan Yusuf Elitaş'ı aldı, teröristler mesleki hayatının henüz başlarında Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz'ı hedef aldı, şiddet ise başta Ayhan Kökmen olmak üzere birçok öğretmenimizi katlederek geride kederli bir camia ve aile bıraktı. Iğdır'da Yücel Düzci öğretmenimiz, saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, şiddete maruz kaldı. Son olarak, Patnos'un Aktepe köyündeki Yatılı Bölge Okulu Müdürü Yusuf Vural, bir öğrencinin kardeşi tarafından sırtından bıçaklandı. Kayseri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde Ela Yaşar, 10. sınıf öğrencisinin saldırısına uğradı.

Şiddetin aileden sokağa ve çalışma ortamına kadar hayatın her alanında gözleniyor oluşu, sağlıksız bir gidişatı işaret etmektedir. Öğretmenlerin emeğini yok sayan, itibarını örseleyen, eğitimdeki etki alanını daraltan, eğitimin aktörünü neredeyse bir figürana dönüştüren, bu mesleği her türlü haksızlığa ve saldırıya açık hale getiren yaklaşımlar bugün geldiğimiz noktanın sebebidir.

Yaşanan mesleki erozyon öğretmeni savunmasız bırakmış, saldırılara açık hale getirmiştir. Öncelikle MEB, misyonuyla yakıştıramadığımız ve anlaşılmaz bir şekilde her defasında öğretmeni zora sokan, mağdur eden uygulamalardan bir an önce vazgeçmeli, onları en etkili ve güven verici tarzda korumalıdır.

Öğretmen yetiştirmedeki yanlış politikalar, istihdam sürecindeki zorluklar ve haksızlıklar, öğretmen açığı, sözleşmeli öğretmenlik sorunu, iş güvencesi açısından yaşanan kaygılar, eğitimin öznesi öğretmenlerimizin şiddetin nesnesi haline getirilmesi gibi olumsuzluklar ve devam eden sorunlar, eğitimin niteliğinin artırılmasına engel teşkil etmekte, öğretmenlik mesleğinin saygınlığına gölge düşürmektedir.

Eğitimcileri öğrenci karşısında küçük düşürecek, öğretmenleri rencide edecek her sisteme karşıyız. Çünkü öğretmene saygı azalırsa, eğitime saygı da azalır.

Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekte yetersiz kalan, sorunlara yol açan uygulamalarıyla eğitimcileri tedirgin eden, öğretmenler odasıyla yegane bağlantısı Alo 147 olan, düşük performansıyla sınıfı geçemeyen Millî Eğitim Bakanlığı'nın, ülkenin, milletin yarınları için çabalayan eğitimcilerin halihazırdaki sorunlarının çözümüne yoğunlaşmak yerine, performansını ölçme arayışına ve ısrarına devam etmesi endişe vericidir.

Eğitimdeki yanlış politikaların sonucunda ortaya çıkan başarısızlığın müsebbibi eğitimciler değildir. Kimse hatalarının, yanlış politikalarının faturasını eğitimcilere çıkarmaya çalışmasın.

Eğitim-Bir-Sen olarak, performans değerlendirmesi başta olmak üzere, öğretmenlik mesleğini değersizleştiren ve eğitimin sorunlarını derinleştiren uygulamalara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.'

Editör: Haber Merkezi