Ataya Komplo Kuruldu Mataracı Rize’yi Ayağa Kaldırdı
Mehmet Mataracı, Tek Parti Dönemi’nde Rize siyasetinin bir numaralı adamıdır. 1879 yılında Rize’de doğdu. 1. Dünya Savaşı’nda Hopa’ya giden gönüllü birliklere gerekli olan malzemenin deniz yoluyla nakliyesi görevinden bulundu. 1913 yılında İstanbul’a gitti. Şişli’de fırıncılık yapmaya başladı. İstanbul’da savaş yıllarını yaşadı. Birinci dünya savaşında galip gelen İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlılar İstanbul’u işgal etmiştir.
Bİ TÜFEĞİM Bİ DE BEN
Türk’ün ateşle imtihan edildiği bu zor dönemde ekmek karneyle dağıtılmaktadır. Ancak İstanbul’da biri vardır ki, milli mücadelecilere karnesiz ekmek sağlamaktadır. Bu kişi cesaretiyle Atatürk’ün dikkatini çekmeyi başaran Rizeli Mataracı Mehmet Efendi’dir. 13 Kasım 1918’de İstanbul’un 1. Dünya savaşının galipleri İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından işgalini yaşadı. Boğazda demirleyen savaş gemileri ve İstanbul sokaklarında devriye gezen yabancı devletlerin askerlerini gördükçe Mataracı hüzünlendi ve ruhunun derinliklerindeki mücadele azmini körükledi. Atatürk, bir gün bu yürekli laz uşağını yanına çağırır. Bir süre muhabbet ettikten sonra can alıcı soruyu sorar: “Yarın cepheye gitsek, kaç kişiyle gelirsin?” Mataracı Mehmet Efendi, Rizeliye has keskin zekasını ve şivesini konuşturarak “Bi tufeğum, bi da ben senun emrundeyiz paşam” der. Millî Mücadele Dönemi’nde, Ankara’nın görevlendirmesi üzerine Muhafaza-ı Hukuk-u Milliye Cemiyetinin Rize şubesi 24 Mart 1919’da kuruldu. İlk üyeleri Mataracızade Mehmet, Şükrü, Tuzcuzade Süleyman Tevfik, Lazoğlu Mustafa, Mataracızade Hakkı, Güvelioğlu Ahmet ve Hacıömeroğlu Ahmet Efendiler’dir. Millî Mücadeleye, Batum üzerinden deniz yoluyla silah ve cephane nakliyesi görevinde bulundu. Rize’de kurulan CHP’nin kurucu başkanlığını üstlendi. Uzun yıllar Rize’de CHP il başkanlığı görevinde bulundu.
ATATÜRK’Ü EVİNDE AĞIRLADI
17 Eylül' 1924 Mustafa Kemal Atatürk Rize’yi ziyaret etmiş, Müftü mahallesindeki Mataracızâde Mehmet Efendinin evinde misafiri olmuştur. O gece sabahlara kadar sokaklar ve hele hükümet binasının önü mumlarla ve yakılan gazlı paçavralarla aydınlatıldı. Limandaki harp gemileri de elektrik donanımlarını yaktılar. Bunlardan Hamidiye Zırhlısı ay çıkıncaya kadar projektörünü Mataracı Mehmet Efendinin evine tevcih ve teksif etti. Mataracı Mehmet Efendi, bu müstesna misafire Rusya’dan satın aldığı kalpağını hediye eder. Atatürk, İstanbul’a dönünce kalpakla çektirdiği fotoğrafı imzalayarak o günün anısına Mehmet Efendi’ye gönderir. Bu fotoğraf halen Rize’de Atatürk Müzesi’ne dönüştürülen Mataracı Mehmet Efendi’nin evinde sergilenmektedir.
SÖZÜ GEÇER BİR İNSANDI
Ticaretle ve çiftçilikle uğraştı. Rize’nin sözü geçen eşrafından olan Mehmet Mataracı, 1953 yılı Ağustosunda vefat etti. Rize Tophane Mahallesi’nde bulunan aile kabristanlığında toprağa verildi.
SERVET ARAMADI
Vefatını duyuran gazetede şu bilgilere yer veriliyordu: Evvelsi gün toprağa verilen Mehmet Mataracı Rize’nin değerli evlatlarından biriydi. Ölümü Rize için büyük kayıptır. Memleketin ne tarafına giderseniz onu tanıyorlar. Seviyorlar. Asaletli, temiz ve güzel bir insandı. Herkese iyiliği dokunmuştur. Cumhuriyetin ilk döneminde onda olan selahiyet başkalarına olsa çok insanı sıkıntıya düşürürdü. Kimseye fenalık etmedi. Ettirmedi. Kendisine servet aramadı. Ömrünün sonuna kadar mütevazi yaşadı.
ATATÜRK’E, TBMM’DE KOMPLO KURULDU!
RİZELİLER BU KOMPLOYA KARŞI TEPKİSİNİ, HEMŞEHRİLİK TEKLİFİYLE ORTAYA KOYDU…
Ülkenin Kurtuluşu ve Bağımsızlığı için destansı mücadele veren Atatürk’e karşı, 2 Aralık 1922’de siyasi bir komplo hazırlanmıştı… Atatürk’ü, TBMM’nin ve siyasetin dışında bırakmak, yaklaşan seçimlerde milletvekili seçilmesini engellemek amacıyla TBMM’de bir kanun değişikliği öneren üç muhalif Milletvekili, gelecek seçimlerde Milletvekili olacakların doğdukları veya en az 5 yıl süreyle yaşadıkları yerlerden aday olmalarını istiyorlardı. Maalesef bu isimler arasında Rizeli İsmailzade Osman Nuri (Özgen) de bulunuyordu. Mehmet Mataracı olayı duyar duymaz “Bu şahsın bu dakikadan sonra Rize ile ilgisi yoktur. Bu teklif açıkça Mustafa Kemal’e adaylık ve Milletvekilliği yolunu kapatıyordu. Doğduğu yer olan Selanik, yeni Cumhuriyet’in sınırları dışında kaldığı ve cepheden cepheye koşan Atatürk, hiçbir yerde beş yıldan fazla yaşamadığı için, aday bile olamayacaktı. Sonuç olarak bu öneri reddedilir ama Atatürk’ü çok yaralayan bir olay olarak tarihe geçer. İşte o günlerde, bu olayı da protesto etmek, Atatürk’ün yanında olduklarını belirtmek için Rizeliler, Atatürk’e hemşerilik teklifinde bulunurlar.
RİZELİLER: “HEMŞEHRİMİZ OLMANLA ONUR DUYMAK İSTİYORUZ!”
Rize’nin o dönemdeki idarecileri tarafından, Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çekilir… Bu telgraf basında şu şekilde yer alır: “Rize Hemşeriliğini İstiyor. Rize’den, 25 Nisan 1923 tarihiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine bir telgraf çekilmesi hâsıl olmuştur. Tarihimizin mefahir-i milliye ile mali en parlak ve muhteşem sahifelerini yaratan zat-ı şahanelerini biz Rizeliler, en mukaddes bir hatıra olmak üzere hemşeri sıfatı ile her daim aramızda görmek ve bununla iftihar duymak isteriz. En samimi bir hiss-i şükran neticesi olan şu müracaatımızın lütfen kabulünü istirham ve arz-ı tazimat eyleriz Muhterem Reisimiz.
Müdafaa-i Hukuk Reisi Mehmet (Mataracı),
Meclis-i İdare-i Liva Azasından Hasan,
Müftü Mehmet Hulusi Efendi (Alemdar),
Belediye Reisi Hakkı (Mataracı),
Ticaret Odası Reisi Osman Sırrı,
Meclis İdare Azasından Mehmet Salih,
Meclis İdare Azasından Emin,
Meclis-i İdare-i Liva Azasından Mustafa Zühtü.”
ATATÜRK: “RİZELİLERİN HEMŞERİLİK TEKLİFİNİ MEMNİYETLE KABUL EDİYOR, RİZELİ HEMŞERİLERİMİ EN DERİN İŞTİYAK İLE SELAMLIYORUM…”
Mustafa Kemal Paşa’nın Rize’den gelen bu telgrafa, yine bir telgrafla Rize’nin teklifini memnuniyetle kabul ettiğini müjdesini şu şekilde vermiştir: Müdafaa-i Hukuk Reisi Mehmet (Mataracı), “Rize Meclis-i İdare-i Liva Azasından Hasan Bey Efendi ile Refikayı muhteremesine; Muazzez Lazistan (Rize) sancağı vatandaşlarım arasında bana bir hemşerilik mevkii ayırmış olmasını tebliğ eden telgrafı en samimi haz ile okudum. Milletin kitle-i umumiyesinin iştirak ve hareketi ile istihsal olunan filhakika pek büyük muvaffakiyetlerin kıymeti bilhassa muhit-i vatanda onlara müteveccih takdirat ile tayin ve teali eylemek emr-i tabii bulunduğundan, güzel Lazistan’ın (Rize) muvaffakiyet-i milliye dolayısıyle hakkımdaki teveccüh ve muhabbetini, o vatanperver halkın tecelliyat-i hamiyyetine saf ve beliğ bir numune olarak telakki ettim. Bu itibarla tezahürat-ı vakıayı büyük bir fahir ve takdir ile karşılayarak iblağına tavassut duyurduğunuz arzuy-i umumiyi memnuniyetle kabul ettim. Muazzez Lazistanlı (Rizeli) hemşerilerimi derin iştiyak ile selamlarım efendim."
Rize’nin aynı zamanda da Rizelinin onur kazanabileceği bu olay, şehir ve Cumhuriyet tarihimiz açısından büyük bir önem arz etmektedir. Ama çok yazıktır ki, bu güzel onurla, hatırayla ilgili o günkü yazışmalar günümüze taşınamamış, korunamamıştır.
BU ANLAMLI GÜN, RİZE’DE NEDEN KUTLANMAZ?
Atatürk'ün Meclis’teki bu konuşması, basın aracılığıyla tüm yurda duyuruldu. Ülkenin her yanından ve bütün seçim bölgelerinden halk, Meclis Başkanlığı'na protesto telgrafları gönderdi. Bu Kanun Tasarısını hazırlayıp imzalayan milletvekillerinin seçim bölgelerindeki seçmenler, kendi milletvekillerini ağır bir şekilde suçladılar. Bu çirkin girişime tepki olması gayesiyle ilk önce Ankara, ardında da Rize, Diyarbakır ve Gaziantep şehirleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hemşerileri olması talebinde bulunmuştur. Atatürk, Ankara ilinin teklifini, 5 Ekim 1922 tarihinde, Rize ilinin teklifini 28 Nisan 1923 tarihinde, Diyarbakır ilinin teklifini 2 Nisan 1926 tarihinde, Gaziantep’in teklifini 26 Ocak 1933 tarihinde kabul eder. Milletvekili olmak için Ankara ilini seçmesinin altında stratejik nedenler ve Ankara ilinin Başkent olması özelliği yatmaktadır. Atatürk’e hemşerilik teklif eden bu iller, her yıl “Atatürk’ün hemşeriliklerini kabul edişlerinin yıldönümünü” kutlarlar. Maalesef bu bağlamda Rize ilinde hiçbir etkinlik yapılmamış, herhangi bir mesaj yayınlanmamıştır.
Fatih Sultan KAR / İST.