Rize’de yaşlanmak da ayrı dert. Ayşe teyzemiz, bastonuyla dik yamaçlardan hastaneye iniyor. Yol var mı? Var gibi. Ama yok gibi. Çünkü her yere yol yapmaya müsait değil bu memleketin coğrafyası. Bir komşu izin vermez, bir amca “bu arazi benim” der… Sonra olan Ayşe teyzeye olur. Allah şifa versin. Allah kolaylık versin.

SOSYOEKONOMİK MAKAS
TÜİK verisi dediğin öyle sıradan bir tablo değil. Rize’nin sosyoekonomik haritasını önüne koy: En kötü yüzde 10’luk dilimle en iyi yüzde 8 arasında uçurum var. Orta direk biraz yukarıda. Ama mesele şu: Çay var, Çaykur var, emekli var. Çalışırsak bu şehri yukarı taşırız. Yatmayı, beklemeyi, “devlet versin” demeyi bırakır, üretirsek…

ZEHİR TACİRLERİNE İNADINA
Rize’nin jandarması, polisi gece gündüz çalışıyor. Zehir tacirlerinin kollarına kelepçe taktırıyorlar. Allah razı olsun. Ama gençleri avlamak isteyenlere tek bir lafımız var: Bu memleketin geleceğini kimseye yedirmeyiz!

POTANIN PERİLERİNE ALKIŞ
Üç maç, üç galibiyet. Rize’nin basketbolcu kızları Türkiye finallerine gidiyor. Helal olsun! Çay kokulu elleriyle topu potaya gönderen bu kızlar sadece maç kazanmadı. Rize’nin adını da yukarılara taşıdı.

BAL LİGİ SEVİNCİ

Tam “Bu sene BAL Ligi’nde temsilcimiz olmayacak” diye üzülürken… Telefon çaldı: Fatih Beyhan aradı. “Kewi Rize Atletik olarak BAL Ligi’ndeyiz” dedi. Mutlu olduk. BAL Ligi'nde yine varız.


SONUÇ – ÖZET – ÖNERİ
Rize’nin dik yamacında nefes nefese yürüyen Ayşe teyze de… Çayla, emekle ayakta kalan işçisi de… Basketbol potasında parlayan genç kızları da… Hepsi aynı şeyi fısıldıyor: “Çalış, üret, pes etme.”
Ve bu fısıltıyı duyabilenler için memleket, zor ama güzeldir.