Operasyonu gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Yalçın, "Ciddi yapışıklıklara rağmen sadece kitlenin çıkarıldığı ve böbreğin korunduğu başarılı bir ameliyat oldu" dedi.
Dubai’de ağrı şikayetiyle acil olarak hastaneye başvurduğunda hem böbrek taşı hem de 4,5 santimlik bir kitle tespit edildiğini söyleyen Çiğdem Eken, kendisine böbrek kanseri teşhisi konulduğunu ifade etti. Ameliyatı orada olmak istemediğini dile getiren Eken, "Türkiye’ye döndüğümde farklı hastanelere de gittim; ancak doktorlar, ameliyatta böbreğimin alınma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyorlardı. Böbreğimin alınmasını hiç istemedim. Hastane düzeni, fiziki şartlar, bilgilendirme eksiklikleri gibi faktörler nedeniyle psikolojik olarak çok yıprandım, böbreğimi kaybetme korkum daha da arttı. Son olarak doktorum Serdar Bey’in adını duyarak kendisine başvurdum" diye konuştu.
Laparoskopik parsiyel nefrektomi yöntemiyle böbreği zarar görmeden kitlesi alınan 61 yaşındaki Eken, operasyonun ardından ikinci günde taburcu edildi.
"Ciddi yapışıklıklara rağmen kitleyi çıkardık"
Acıbadem Bodrum Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Yalçın, tedavisini üstlendiği Eken’in sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Hastanın daha önce geçirdiği bağırsak ameliyatı nedeniyle karın içinde ciddi yapışıklıklar oluştuğunu belirten Doç. Dr. Yalçın, "Zor diyebileceğimiz bir vakaydı. Bu ameliyatı laparoskopik dediğimiz kapalı yöntemle gerçekleştirdik. Karından sadece birkaç 4-5 mm’lik küçük cilt kesileri ile girerek kamera eşliğinde sadece böbreğin üstündeki kitleyi çıkarmayı başardık. Kalan böbrek dokusu neredeyse normal büyüklükte ve tüm özelliklerini sürdürebilecek durumda. Böbrek damarını sadece 15 dakika kadar geçici süre ile kapatıp böbrek kan akımının kesildiği ve ‘böbrek iskemisi’ adını verdiğimiz yöntem ile hem kitleden kurtulduk hem de böbreği aktif olarak çalışır halde koruduk" dedi.
Ameliyat sırasında "Frozen" adı verilen patoloji yöntemiyle sağlam böbrek dokusunun da değerlendirildiğini aktaran Doç. Dr. Yalçın, ameliyatı gerçekleştiren ekibin deneyiminin de sürecin başarısında önemli rol oynadığını söyledi.
"Tüm kanserlerin yüzde 4’ü böbrek kanseri"
"Böbreklerin başlıca görevinin kandan atık maddeleri ve fazla sıvıyı filtreleyerek idrar yoluyla atılım sağlamak, böylece vücudun sıvı, elektrolit, mineral ve asit-baz dengesini korumaktır; ayrıca halk arasında ‘tansiyon’ olarak bilinen kan basıncını düzenlemeye katkı sağlamaktır" diye konuşan Doç. Dr. Yalçın, "Böbrek kanseri, normal işlevini sürdüren hücrelerin şekil ve görevlerini kaybederek kontrolsüz şekilde büyümesiyle ortaya çıkar" dedi.
Tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturan böbrek tümörlerinde son yıllarda artış gözlendiğine dikkat çeken Doç. Dr. Yalçın, bu kanserlerin erken evrede yakalanması ve yapılan cerrahi tedavilerle başarılı sonuçlar alınabildiğini dile getirdi. Yalçın, tedavinin kişiden kişiye; hastalığın evresine, tümörün böbrekteki konumuna, büyüklüğüne, derecesine ve diğer organlara yayılıp yayılmadığına göre planlandığını anlattı.
"Erken tanı organı koruyor ve yaşam kalitesini arttırıyor"
Erken tanı ve kişiye özel cerrahi müdahalelerin, böbrek kanseri tedavisinde organ koruyucu ve yaşam kalitesini yüksek tutan yaklaşımlar sunduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yalçın şunları söyledi:
"Tümörün ameliyatla çıkarılmasının amaçlandığı cerrahi yaklaşım, tedavi protokolünün ilk sırasında yer alıyor. Özellikle küçük tümörlerde, böbreğin korunup sadece tümörün çıkarıldığı ‘parsiyel nefrektomi’ altın standart olarak kabul ediliyor. Bu işlem, laparoskopik veya robotik yöntemlerle uygulanabiliyor. Daha büyük tümörlerde ise yerleşim yerine göre cerrahi şekilleniyor; eğer tümör damarlanmanın yoğun olduğu merkezi bölgede yer alıyorsa böbreğin tamamı alınabiliyor. Ancak tümör böbreğin kenarlarına yakın bir bölgede yerleşmişse, parsiyel nefrektomiyle böbrek korunabiliyor"