Yılların gazetecisi.
Hürriyet’e ömrünü vermiş bir isim.
DHA Genel Müdürlüğü yapmış bir usta.
Celal Korkut abimiz...
Dün Rize’deydi.
Bizdeydi.
Benim onunla yolum 2015’te kesişti.
Rize’yi yeni yeni drone’la çekmeye başlamıştım.
Gökyüzünden…
Daha önce kimsenin bakmadığı açılardan…
O zaman aradı.
Dedi ki:
“Ne güzel memleketiniz var Aytekin…
Ve sen bize doğayı ilk kez havadan gösteriyorsun.
Havadan mükemmel bir Rize koymuşsun ortaya.”
O gün bugündür gönlümde yeri ayrıdır Celal abinin.
Dün yeniden buluştuk.
Rize’yi gezdik birlikte.
Sadece gezmek de değil bu…
Çayını içtik, kokusunu çektik.
Denizine çıktık, dağını izledik.
Gönlümüzü koyduk bu şehre yeniden.
Kavurma sofrada,
tekne Karadeniz’in ortasında,
bir yanda tulum sesi,
bir yanda çayın demli hâli...
Celal abi bu şehri sadece gezmedi.
Yaşadı.
Ve sonra sosyal medyasına şu cümleyi yazdı:
“Aytekin Kalender ile Rize’yi yaşamak tarifsizdi.
Bu şehirde emeğe, dostluğa, doğaya dair ne varsa vardı.
Gönlüm Rize’de kaldı.”
Benim için önemliydi bu.
Çünkü işin içinde bir "beğenilmek" değil...
Bir emeğin, bir memleket sevdanın değer bulması vardı.
*Dışardan gelen biri,
Yıllarını haberciliğe vermiş biri,
Geliyor ve bu şehre “hayran kaldım” diyorsa...
O zaman biz bu şehre güzelliklerimize sahip çıkmalıyız.
*Rize bizim sadece yaşadığımız yer değil.
Anlatmaya, göstermeye, korumaya çalıştığımız yer.
Biz bu şehirdeyiz.
Ve bu şehri,
tüm Türkiye’ye göstermeye devam edeceğiz.
Varsa gönlünüzde yer…
Yolunuz Rize’ye düşsün.
Belki bir çay içeriz.
23.07.2025