Yeni güne yeni yazımla merhaba...
Geceden gelen haber: 10 şehit, biri yoğun bakımda, altı yaralı.
Yangın değil bu… İç yangını!
Orman yanıyor. İnsan yanıyor. Yürek yanıyor.

Her yaz mevsimi, aynı kabus.
Birileri piknikte mangal yaparken, başka birileri alevlerin ortasında hayatını veriyor.
AFAD görevlisi, Orman işçisi, itfaiyecisi, yangın söndürme pilotu… Hepsi canını ortaya koyuyor. Üstelik sadece doğayı değil, bizim aymazlığımızı da söndürmeye çalışıyorlar.

Ve biz ne yapıyoruz?
Kuru bir “başsağlığı” paylaşıp geçiyoruz.
Sonra selfie, sonra kahve, sonra konser!

Bu ülkenin ciğerleri yanarken hâlâ “bu kadar da olmaz” dedirten ihmalkârlıklar yaşanıyor.
Peki soruyorum:
• Ormanlık alanlara giriş neden bu kadar serbest?
• Dronlar, uydular, 7/24 gözlem sistemleri neden aktif değil?
• Neden sadece “yangın çıkınca” konuşmaya başlıyoruz?

Ve sonra ne oluyor? Yangın sönüyor… Vicdanlar da.

*

Rize’de Algı Değil, Eğitim Konuşalım
Rize’ye yeni bir Milli Eğitim Müdürü atanmış: Halil İbrahim Akmeşe.
Adam daha çayını yudumlamadan, algı operatörleri devreye girmiş.

Yok efendim koltuğunu yenilemiş...
Yok efendim siyasi ziyaret yapmış...
Yok efendim 23 Nisan’a gitmezmiş...

Yahu bir durun! Adam “Benim gündemim eğitim” diyor.
Evet, biz de onu konuşalım artık. Eğitimde Rize kaçıncı sırada? LGS başarı oranı ne? Öğretmen eksikliği var mı?
Yoksa dert başka mı?

Ama asıl trajikomik olan şu:
Bazı meslek örgütleri, kendi üyelerine bir bardak çay bile ikram etmeden onlardan aldıkları aidatlarla “keyif çatarken” bunları alkışlayın, yeni gelen bir bürokratın tuvaleti ile ilgilenin!

Peki şimdi soralım:
• Eleştiri yapacaksak, bilgiyle mi yapalım yoksa dedikoduyla mı?
• Eğitim gibi hassas bir alanda atanan bürokratı daha işe başlamadan yıpratmak, memlekete ne kazandırır?

Açık söyleyeyim...
İşini eksik yapanı eleştir. Gazetecilik, kurumları linç etmek değil; yapıcı bir aynadır.
Bizim görevimiz, karalamak değil; yol göstermek.
O yüzden tekrar ediyorum:
Algı operasyonlarını bırakın, eğitime bakalım.
Çünkü o çocuklar hepimizin geleceği.