Daha baştan söyleyeyim:
Bu iş böyle gitmez.

Futbolun tadı tuzu kaçtı. Zevki gitti. Heyecanı gitti. Güveni gitti.
Geriye ne kaldı? Şüphe kaldı.

Eskiden maç izlerdik.
Şimdi dedektiflik yapıyoruz.

Top mu döndü, bahis mi döndü belli değil.
Hakem mi hata yaptı, yoksa “hata” mı yaptı, ayırt edemiyoruz.
Bir futbolcu kötü oynadı mı “formsuz” demiyoruz, “oranı kaçtı galiba” diyoruz.
90 dakika boyunca tribünde değil, kafamızda savcılık var.

BAHİS FUTBOLUN KARA DELİĞİ OLDU

Bahis işi futbolun içine sızmadı, futbolu ele geçirdi.
Reklamı var. Sponsoru var. Formada var. Tabelada var. Yayında var.
Var da var.
Ama futbol yok.
Saf futbol yok.
Çocuksu heyecan yok.

İşte bu yüzden “bahis reklamı da alkol ve sigara gibi yasaklansın” fikrine ben tam destek veriyorum.
Geç bile kalındı.

TBMM’ye gelmesi planlanan düzenleme doğru bir adımdır.
Çünkü bu iş sadece spor meselesi değil.
Bu iş ahlak meselesi.
Bu iş gençlik meselesi.

15-18 yaş arası çocukların bahisle tanıştığı bir ülkede, gol sevinci büyümez.
Kumarın gölgesinde yetişen nesilden tribün kültürü çıkmaz.

Futbolu kurtarmak istiyorsak, önce bahsi sahadan atacağız.
Başka yolu yok.

Bahis futbolun paraziti oldu.
Parazit temizlenmeden bünyenin toparlanması zor.

ATMACA SAHNE ALIYOR, BİZ UMUDU ASIYORUZ

Bu akşam kupa var.
Çaykur Rizespor sahaya çıkıyor.
Rakip Gaziantep FK.

Kupa dediğin şey neydi eskiden?
Sürprizdi.
Heyecandı.
Gençlerin vitrine çıkma yeriydi.

Şimdi ne oluyor?
“Bu maç kime yarar” hesabı yapılıyor.

Yok arkadaş.
Biz bu kafayı reddediyoruz.

Atmaca sahaya çıkıyorsa, niyet bellidir: Kazanmak.
Hakemiyle, rakibiyle, topuyla.

Karaköprü’yü geçtik.
Pendik’i geçtik.
Şimdi sıra gruplarda.

Bu şehir kupayı sever.
Çünkü kupa emektir.
Çünkü kupa alın teridir.

Sahada koşan adamın niyetini bahis bülteniyle ölçmeyeceğiz.
Biz sahaya bakacağız.

RİZE’DE EV SATILIYOR AMA EV HUZURU AZALIYOR

TÜİK rakamları gelmiş.
Kasım ayında Rize’de 296 konut satılmış.

Rakam fena değil gibi.
Ama içine girince tablo biraz karışık.

Satılan ev var, alınan ev var.
Ama ev sahibi olmanın huzuru eskisi gibi değil.

Faiz yüksek.
Maliyet yüksek.
Geçim zor.

İlk el az, ikinci el çok.
Yani yeni hayattan çok, eski hayat el değiştiriyor.

Ev satılıyor ama umut artmıyor.
Metrekare büyüyor, gelecek küçülüyor.

Bu şehirde ev almak hâlâ bir hayal.
Rakamlar konuşuyor ama sokak başka şey söylüyor.

KALENDERCE

Futbolu bahisle kirlettik.
Evi rakamla ölçtük.
Heyecanı şüpheye boğduk.

Oysa bu memlekette hâlâ saf şeyler var.
Tribünde bağıran çocuk var.
Sahada ter döken futbolcu var.
Anahtarını cebinde taşıyan ev hayali var.

Temizlemek zorundayız.
Bahsi futboldan, umutsuzluğu hayattan.

Yoksa geriye sadece kupon kalır.
Ne top yuvarlanır, ne sevinç büyür.

Bir oyunu kurtarmak bazen bir yasakla başlar.